Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı.
2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi.
Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yaygın kabul görmüş durumdadır. En yeni tedavilerle, en zorlu hastaları sağlığına kavuşturmalarıyla dünya tıbbında ünlü olan ve ülkemizden birçok hastanın şifa bulmak amacı ile gittiği, Harvard Hastaneleri, Mayo Clinic, Cleveland Clinic, Barrows Nöroloji Enstitüsü ve Oxford Üniversitesi hastaneleri gibi tıp merkezlerinden gelen uzmanların beyin damar hastalıklarının damar içi tedavisinde, Ankara’ya gelerek kendi ekibinden eğitim aldığını açıklayan Prof Dr. Saruhan Çekirge, “Dönem dönem çok acil yardım edilmesi gereken hastalarda girişimsel nöroradyoloji ekibimiz, bu önemli tıp merkezlerine davetli olarak giderek hastaların ameliyatlarını orda yapmaktadırlar. Şu ana kadar ABD de 30’un üzerinde önemli tıp merkezinde, İngiltere, Almanya, İtalya vb tüm büyük Avrupa ülkelerinde, Latin Amerika ülkeleri, Japonya, Çin, Avustralya, Güney Afrika gibi tüm dünya ülkelerinin tıp merkezlerinde 200 üzerinde hastanın tedavisi ekibimiz tarafından yerinde yapılmıştır. Ayrıca bu ekip beyin damar hastalıklarının tedavisinde geliştirdikleri ileri endovasküler tedavi tekniklerini, özellikle son 5 yıldır Ankara’da, ABD’nin Houston şehrinde Baylor Tıp Fakültesinde ve Paris’te düzenlenen, canlı endovasküler cerrahi eğitimi uluslararası toplantılarına, anjiyografi odalarından uydu aracılığı ile bağlanarak, canlı operasyon yayınları ile, bu toplantıya bu vakaları seyretmeye gelen binin üzerinde Amerikalı ve uluslararası nöroendovasküler tedavi uzmanı hekime öğretmişlerdir.Bu da kesinlikle uluslar arası arenada bayrağımızı dalgalandıran, Türk tıbbında gerçekleştirilmiş tartışılmaz bir ilktir” şeklinde konuştu.
İşini sevdiği için yeni teknikler üreterek dünya çapında ilklere imza atan, hayata gülümseyerek ve çevresini gülümseterek enerji yayan Prof. Dr. Saruhan Çekirge projesini ve hedeflerini Sağlık Dergisi’ne anlattı. Prof. Dr. Çekirge: “1964 Ankara’da doğdum. Annem Sevinç Hanım ev hanımı, babam Ural Bey doktor ve radyoloji uzmanı, kardeşim İngilizce öğretmeni. Babamın askeri doktor olması nedeniyle farklı illerde yaşadık.
Tıpta Uzmanlık Sınavını İyi Bir Derece İle Kazandım
Ankara’da İlkokul eğitimime başladım, Merzifon’da ilkokulu tamamlayıp, ortaokulu da okudum. Hiçbir zaman aşırı çalışan bir öğrenci olmadım. Tıp fakültesinde hiçbir zaman dereceye girmedim. İyi bir öğrenciydim. Tıpta Uzmanlık Sınavını iyi bir derece ile kazandım. Radyoloji o zamanlar çok popülerdi. Hacettepe den mezun olduğum sınıftan çok sevdiğim 6 arkadaşımla birlikte 7 kişi olarak yapılan ilk TUS sınavlarından biri ile Hacettepe Radyoloji Bölümüne girdim. Hatırladığım kadarı ile bu 7 kişinin de TUS’ta ilk 10 içerisinde olduğu çok parlak bir gruptu.
Üniversitede asistanlığımın ilk yıllarında girişimsel radyolojiye yöneldim ve hocamız Prof. Dr. Aytekin Besim’in teşviki ile ECFMG sınavlarını kazanıp Amerika’da Pittsburgh Üniversitesi Western Pennsylvania Hastanesi’nde vasküler/girişimsel radyoloji üst ihtisası eğitimi aldım. 1992 yılında döndüm ve burada aynı zamanda eşim olan Prof Dr Işıl Saatçi ile birlikte girişimsel nöroradyolojiyi kurduk.
İlk Önemli Anahtar, Çok Çalışmak
Tıp fakültesinde ne kadar zeki olursan ol, çalışmadan hiçbir şey yapamazsın. Mühendislik fakültesinde zeki biri zorlanmadan bitirir. Ancak tıp fakültesini bitiremezsiniz. İlk önemli anahtar, hedefi iyi belirleyip ona doğru çok çalışmaktır. İşi sevmek gerekiyor, tıp fakültesine girerken radyolojiyi seçtiğimde girişimsel radyolog olacağımı en başından belirledim. Bunun sebebi de endovasküler teknolojinin korkunç bir hızla ilerlemesiydi. Bu da özellikle beyin damar hastalıklarının tedavisinde eskiden çok büyük açık cerrahi operasyonlarla tedavi edilen hastalıkların minimal invazif tekniklerle çok daha efektif olarak tedavi edilmesini sağladı.
“Türk Tıbbında Kendi Alanında Dünya Lideri Olduğu Tek Bölüm Girişimsel Nöroradyoloji”
ABD’de genel girişimsel radyoloji ihtisası yaptığım dönemde, bu işin alt gruplarından biri olan girişimsel nöroradyolojinin yurt dışında ihtisası bile yoktu. Girişimsel nöroradyoloji alanı tüm dünyada 1992 yılında aktif olarak kurulmaya başlandı. Doğru bir seçim yaptık ve tam o yıllarda Girişimsel Nöroradyolojin kurulmasında Işıl Hanım ile çok gayret gösterdik. Amacımıza ulaştığımız için çok mutluyuz şu anda mezun olduğumuz tıp fakültesinin bir bölümü olan Girişimsel Nöroradyoloji ünitesi birçok ilke ve yeni geliştirilen tekniğe imza atarak kendi alanında dünyanın en tepesindeki 3-4 merkez içerisinde yer almaktadır. Hatta birçok uluslararası meslektaşımıza göre en tepesinde. Türkiye’de tıp alanında başka hiç kimse bunu söyleyemez. Cerrahpaşa’da çok yakın arkadaşlarımız olan Prof Dr Civan Işlak, Prof Dr Naci Koçer ve Doç Dr Osman Kızılkılıç ile dünyadaki bu en tepedeki birkaç merkezin içerisinde yer alıyor.
Tıp Öğrencileri Uzmanlık Seçiminde Minimal İnvazif Teknolojik Tedavi Yönünde Seçim Yapsın
Tıp öğrencileri uzmanlık seçiminde, alan seçerken mümkün olduğu kadar seçtikleri alanın minimal invaziv yönde teknolojini ile hızla gelişen bir alan olmasını öneriyorum. İnsanlar 21. yüzyılda tedavi ne olursa olsun daha az kesilerek tedavi olmak istiyorlar. Dolayısı ile onlara hangi alanı seçerlerse seçsinler o alanda minimal invazif teknolojik tedavi yönünde gitmelerini öneririm.
Hayalimdeki Sosyal Proje
Çok uçuk bir proje olsa da var. Kendi alanımız tıpta çok yeni bir alan olduğundan dünyadaki bir çok daha az gelişmiş ülkede bulunmuyor. Beyninde kompleks anevrizması veya arteriyovenöz malformasyonu olan birçok çocuk ve erişkin hasta dünyanın birçok ülkesinde tedavi edilemiyor. Uzak doğuda ve Afrika ülkelerinde bu çocuklar çok çaresizler. Bununla ilgili bir UNICEF/Avrupa Topluluğu projesi ile büyük bir kampanya ile yardım fonu oluşturup uçan ve içinde anjiografi ünitesi olan bir tedavi ünitesi oluşturup, dünyanın her yerine uçup o hastalara ulaşıp tedavi eden bir sistem benim uçukta olsa hayalim..
Meslekte İyi ve Kötü Anıları
Bizim işimizde hep yüksek riskli hastalarla uğraşıyoruz. Bu nedenle kötü anılarımız hep kaybettiğimiz hastaların anılarıdır. Ölen hastalarım, aileleri ve onların durumu. İyi anılarımızda hayata döndürdüklerimizdir. 1999 yılında bir kız çocuğu getirdiler, yıllardır takip ediliyor ve kocaman bir anevrizması var. Hiç kimsenin hiçbir şey yapabileceği bir hasta değildi. Yeni geliştirdiğimiz daha sonra çok popüler olan tedavi tekniği ile o zaman 12-13 yaşlarında bir kız çocuğu olan hastayı tedavi ettik. Sonuç çok başarılı oldu. O küçük kız büyüdü , okudu, evlendi ve çocukları oldu. Her bayramda beni arar, o kızı hiç unutmam.
Girişimsel Nöroradyoloji Alanında Kitap
Farklı kitaplarda bölümlerim var. Kitap yazmayı düşünüyoruz ancak bizim alanımızda kitap yazmanın şöyle bir dezavantajı var. O kadar hızlı ilerliyor ki, girişimsel nöroradyoloji iki sene önce yaptığımız şey değişiyor ve farklı bir yola gidiyor. Bu alanın biraz daha olgunlaşmasını bekleyeceğiz.
İşimizi Severek Yaptığımızdan Bol Bol Gülüyoruz
Ekibimiz çok eğlenceli, işimizi severek yaptığımızdan bol bol gülüyoruz. Serdar ve Kıvılcım da ben ve Işıl’dan sonra Hacettepe Girişimsel Nöroradyoloji’nin bayrağını daha da yükseklere taşıyacak çok güvendiğimiz arkadaşlarımız..
Radyoloji teknisyeninden hemşiresine gurur duyulacak bir ekiple çalışıyorum. Ekibimizin öyle efektif bir çalışma hızı ve akışı var ki, örneğin bu sistemi incelemek için Japonya’dan gelip videoya kaydederek aynı sistemi kendi merkezlerinde kurmak isteyenler var. Özellikle Anestezi ekibimiz bu sistemin en önemli parçalarından biri. Çok teşekkür borçlu olduğumuz Prof Dr Ülkü Aypar’ın desteği ile her zaman bizimle çalışan bir ekibimiz var. Onlar bizi ameliyathanenin bir parçası olarak görüyorlar. Girişimsel Nöroradyoloji anestezisinde dünya çapında söz sahibiler ve dünyanın her yerinden anestezi uzmanları bu işi öğrenmek için onları seyretmeye Ankara’ya geliyorlar.
Hayatımda İz Bırakanlar
Birçok hocam, çalışma prensipleri hayatımda etkili oldu. Bunlardan; Prof Dr Akgün ve Gönül Hiçsönmez, Prof Dr Aytekin Besim, rahmetli hocam Prof Dr Yılmaz Sanaç ve Prof Dr Mehmet Haberal benim çok etkilendiğim isimlerdir. Sevgili Rahmetli babam Dr. Ural Çekirge benim meslek hayatımda çok önemli rol oynadı. Kişilik gelişimimde rol model olan Dayım Erdinç Boz ve rahmetli amcam Savaş Çekirge çok önemlidir benim için.. İşlerinde çok başarılılar, ikisi de mühendis ve ilk yeğenleriyim.
Başarılı Olmanın Sırları
Bence hedefini iyi ve doğru belirleyeceksin, birazda şanslı olacaksın. Doğru yerde doğru zamanda olacaksın. TUS’la radyoloji bölümüne girdik. Bölüm başkanımız değerli hocamız Aytekin Besim değil de başkası olsaydı hiç birimiz hiçbir şey olamazdık. Bazı insanlar senin yolunu keser bazıları yolunu açar. Başarıda sadece şahsi gayretin rolü sınırlıdır. Ama bununda eksik olmaması gerekir.
İş hayatında çalışkan ve ciddi olmak, her konuda sadık olmak, ulaşılabilir olmak çok önemlidir. Ulaşılamaz bir adam olduğunuzda işiniz zorlaşır. İyi hedef, hedefe ulaşmak için çok çalışmak ve ulaşılabilir olmak önemli bence.
Eşimle birlikte nörogirişimsel radyolog olan dünyadaki ilk çiftiz. Dezavantajları ve avantajları var. Hayatı planlamak çok zor oluyor. Elimizden geleni yapsak da çocuklarımıza yeterince zaman ayıramıyoruz. Mümkün olduğu kadar işi eve getirmemeye çalışıyoruz ama bu mümkün olmuyor. Aynı işi yapmamızın tek avantajı çalışma şartları açısından birbirimizi daha iyi anlamamız ve birbirimize destek olabilmemizdir.
Girişimsel Nöroradyoloji dünya da erkek egemenliğinde olan bir daldır. Işıl, bu durumu kıran bu alanda dünya liderlerinden biri olan ilk kadındır.
Aynı İşte Çalışmamızın Zorlukları Olsa da İşimizi Geliştirmemizi Sağlıyor
Aynı departmanda çalıştığımız için eşimle sık sık tartışmalarımız olur. Güçlü ve çok akıllı bir kadındır. Kendine güveni olan erkekler, güçlü kadından korkmaz. Aynı yerde çalışmamızın dezavantajları olsa da Işıl Hanım beni anlıyor. Bunun çok büyük avantajları da oldu. Karı koca olduğumuz için burayı kurarken ego yarışması yaşamadık. Hırslarımız törpülendi ve bunun çok büyük faydası oldu. Fikrime göre her işte kadınlar farklı bakış açısı kazandırır, sabırlı olmayı kadınlardan öğrenmek gerekir. Bizim merkezimizde, alanımızda özellikle tedavisi çok sabır ve titizlik gerektiren serebral arteriyovenöz malformasyonlarda Işıl’ın geliştirdiği tedavi metodları bunun en güzel örneğini yansıtır.
Büyük kızım Deniz 15 yaşında, küçük kızım Defne 11 yaşında, Ankara kolejinde okuyorlar. Başarılı öğrenciler, Deniz voleybol oynuyor, İngilizce ve Fransızca konuşuyor. İkisi de piyano çalıyor. Kadınlar, erkek hegomanyasına girmemeli. Kızlarımı da öyle yetiştiriyorum.
En Büyük Pişmanlığım
En büyük pişmanlıklarım hep kurtaramadığım hastalarımla ilgili oldu. Kendi hayatımla ilgili olan en önemli pişmanlığım da babamla ilgilidir. 52 yaşında kalp krizi geçiren babam, 54 yaşında felç geçirdi. Felç geçirmesi beni çok etkilemiştir, bu olay girişimsel nöroradyolojiye kaymamda çok büyük bir faktör oldu. Beyin damarı tıkanarak felç geçirdi, şimdi o beyin damarını zamanında açarak hastayı kurtarabiliyoruz. Babamın koroner by-pass ameliyatı olması gerekti. Ameliyatı kaldırıp kaldıramayacağından emin olamadım. Keşke yaptırmasaydım ameliyatı, kaldıramadı mide kanamasından kaybedildi. Ameliyatın komplikasyonuna bağlı değildi ama genel olarak bu bir hataydı diye düşünüyorum. Babam kararı bana bırakmıştı.
“İşim Dışında Başka Hobim Yok Bununla Da Gurur Duyuyorum!”
İşim dışında başka hobim yok, bununla da gurur duyuyorum!..Şaka bir yana hobim olmasına vaktim yok..Elimden geldiği kadar kitap okumaya çalışıyorum. Pek mümkün olmuyor ve çok kitap okuyan eşim ve büyük kızım Deniz bu konuda benimle bol bol dalga geçerler. Sinemayı çok severim. Hem vizyondayken kaçırdığım filmleri evde, yakaladıklarımı da sinemada mümkün olduğu kadar seyretmeye çalışırım. En Etkilendiğim film Al Pacino’nun “Kadın Kokusu” filmidir. En büyük isteklerimden biri de Al Pacino ve Robert De Niro’yu sahnede tiyatroda izlemek. Latin müziğini çok severim. Işıl, çok güzel dans eder ve dans etmeyi çok sever. Onla beraber olduktan sonra bende biraz dans etmeyi öğrendim ve sevdim. Dans kurslarına gitmek için vakit yaratmaya çalışıyoruz.Benim yüzümden pek olmuyor ve bu konuda bol bol azar işitiyorum..
En Büyük Hayalim
Bu işimle, kendimle veya ailemle ilgili değil. En büyük hayalim memleketimin tüm insanlarının savaş olmadan huzurla özgür ve mutlu yaşadığı bir refah toplumu haline gelmesidir.
Yorumlar
şifa dağıtan ellerinizden öpüyorum Allah cc. sizin gibi hayırlı evlatları başımızdan eksik etmesin.Allah'a cc emanet olun doktorum.