Ana içeriğe atla

“KIKIRDAK VE MENİSKUS BAĞIŞI TEŞVİK EDİLMELİ”

İnsanların kemik bağışı yapıldığını bilmediğini belirten Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Binnet, “Avrupa’da yılda 250 transplantasyon yapılıyor. Ülkemizde 10’da biri olan rakamlarla uğraşıyoruz” dedi.

Kıkırdak, doku ve menİsküs bağışının, Türkiye’de yasal hale gelmesiyle birlikte Ankara Üniversitesi bünyesinde bağışlanan kıkırdak, doku ve menİsküslerin korunup saklanabileceği bir doku bankası kuruldu. Günümüzde giderek artan kıkırdak, doku ve menİsküs yaralanmalarının tedavisinde yapılan kıkırdak yenileme teknikleri ve menisküs transplantasyonları hayat kurtararak hareket sistemi hastalıklarına çözüm oluyor ve çok sayıda hastayı hayata bağlıyor. Doku bağışı ve doku nakli ile hareket sistemi hastalıklarının tedavi edilebileceğine dikkat çeken Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Binnet, hareket sistemi hastalıkları ile mücadele en önemli etkenin doku bağışı ve doku nakli olduğunu kaydetti.

İlk Menisküs Nakli
Ülkemizde ilk menisküs nakli 1991 yılında Prof. Dr. Mehmet Binnet tarafından yapıldı. Transplantasyonların rejeneratif tıbbın en önemli bölümü olduğunu kaydeden Prof. Dr. Binnet, Sağlık Dergisi’ne şu bilgileri verdi: “Aynı ölçüleri içeren bir kadavradan dokuyu alıp, gereksinimi olan insana naklediyorsunuz. Mevcut sistem içerisinde de en başarılı olduğumuz nakiller, hareket sistemi yani iskelet sistemi, kemik, kıkırdak, menisküs ve bağ doku. Vücudun kabul etmeme sorunu böbrek ve karaciğer gibi değil. Vücut bu konularda daha hoşgörülü, belli bir disiplinle de içine alıyor ve kendi parçası haline getiriyor. Bu yüzden transplantasyonlar önümüzdeki yıllarda özellikle hareket sisteminde Türkiye’de çok gündeme gelecek.

Avrupa’da Yılda 250 Transplantasyon
Bu zamana kadar Amerika’da menisküs transplantasyonu sayısı 5 bin vakayı buldu. Avrupa’da yılda 250 transplantasyon yapılıyor. Ülkemizde 10’da biri olan rakamlarla uğraşıyoruz.

Kemik Naklinin Önü Açılmalı
Kemik sorunu olanlara kadavradan kemik transplantasyonu yapılıyor. İnsanlar böyle bir organ bağışı olduğunu bilmiyor. Hareket sisteminin bağışını kimse istemiyor. Kemik tümörü ya da kanserde transplantasyon yapılıyor. Gerekli olduğunda yurt dışından getirtiliyor ancak kendi ülkelerinde kullandıkları için kalırsa Türkiye’ye geliyor. Türkiye’ye gönderirken de risk almamak için steril ediyorlar ve çok uzun mesafe geleceği için canlı gelmiyor. Taze kadavranın çok büyük avantajları var. Kemik naklinde uyum sorunu yaşanmıyor. Önemli olan boyutlarının uyması ondan sonrası nakil yapılıyor.”

Kıkırdak Nakli
Prof. Dr. Mehmet Binnet, kıkırdak tedavisinde kök hücrelerin kullanımının Türkiye’de daha eskiye dayandığını, yaklaşık 12 yıl önce kıkırdak tedavisini gerçekleştirdikleri hastanın şuan askerlik görevini yaptığını ve hiçbir sorun yaşamadığını söyledi. Binnet, “ Türkiye’de ilk kez bu tedavi 1994 yılında İsveç’ten gelen iki bilim adamı tarafından uygulandı. Kişiden kıkırdak dokusu alarak laboratuvarda 3 ila 4 bin hücreden milyonlarca hücre yaptılar. Sonrasında da problemli bölgenin üzerine yerleştirdiler. Bu bizdeki kıkırdak tedavileri için bir devrimdi.

1994’te ki bu gelişmeyi takiben biz ilk vakamıza uygulamayı yaptık. 13 yaşında bir çocuktu o zamanlar şuanda askerlik görevini yapıyor. Hiçbir sorunu yok ve artık bize kızıyor, artık beni kontrole çağırmayın ikide birde şeklinde. Bu delikanlıyı 12 yıla yakındır takip ediyoruz. 2000 yılında yaptığımız ikinci kişi şuanda mühendislik yapan genç bir arkadaşımız. O da şuanda güneydoğuda görevli ve normal yaşantısına devam ediyor Ondan sonraki yıllarda Türkiye’de laboratuvar alt yapısının olmamasından dolayı çalışmalara ara verildi. Bu süre içerisinde bizlerde üniversitemizde laboratuvar alt yapılarını hazırladık. 2004’de Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsünde bu çalışmalar başladı. 2006 ile 2008 arasında 20 hastaya bu tedaviyi uyguladık. Büyük oranda da başarılı sonuçlarını izledik. Daha sonrada bu yaygınlaşmaya başladı. Geçtiğimiz Ekim ayında hücresel tedavilerle ilgili mevzuat yayınlandı. Türkiye’de sistem belirli temellere kurallara bağlanmaya başlandı. Şuanda da bu tedavi yapılıyor.” diye konuştu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi