Ana içeriğe atla

TIP BAYRAMINDA SAĞLIK DEĞERLENDİRİLDİ

14 Mart Tıp Bayramı etkinlikleri kapsamında Ufuk Üniversitesi'nde düzenlenen toplantıda konuşan Bakan Akdağ, sağlık çalışanlarının sorunlarından, hekimlerin emeklilik ücretlerine kadar birçok soruna ve konuya değindi. Akdağ, sağlık alanında çalışanların ciddi iş yüküne rağmen topluma ve hastalarına sahip çıktıklarını görmenin kendisine verdiği memnuniyeti dile getirdi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ,Ufuk Üniversitesi'nde düzenlenen 14 Mart Tıp Bayramı törenlerine katıldı. Sağlığın insan hayatındaki en önemli değerlerden biri olduğunu belirten Akdağ, bu alanda görev yapan sağlık çalışanlarının özveri ve gayretlerinin her türlü övgünün üstünde olduğunu kaydetti. Akdağ, buna gönülden inandığını vurgulayarak, tüm çalışanların bu özel gününü kutladı.

Akdağ, "Toplumla, bireyle, insanla, hemşire arasında bir sevgi ilişkisi kurmak, en azından sistemler kadar kıymetli, en azından teknoloji kadar kıymetli ve en azından tedavi edici şartlar kadar kıymetlidir. Çünkü, biz sağlık çalışanları doğrudan insanla muhatap oluyoruz ve bu kişiler kırılgandır. Dolayısıyla sevgi ilişkisini geliştirmek çok önemli. Eleştirel yaklaşımlarda da sevgi ilişkisini zedeleyecek tavırlar içerisine girilmemesi gerekli. Örneğin, performanstan, paradan, kazançtan bahsederken, bu ülkede insanların 750 TL asgari ücretle aile geçindirmek durumunda oldukları hatırlamak gerekiyor. Bu ülkede, emeklilerin, işçilerin kazançlarını dikkate almak gerekiyor. Aksi takdirde tartışmaları bu çerçevenin dışında götürürsek, kendi fil dişi kulemize hapsedersek, bir süre sonra biz sağlık çalışanlarının toplumla, bireyle ilişkilerinde arazılar ortaya çıkabilir" dedi.


“Sorunlarımızı Böyle Çözemeyiz”
Konuşması sırasında Ankara Tabip Odası Başkanı Bayazıt İlhan'ın eleştirilerine de cevap veren Bakan Akdağ, "Konuşmasında bir olumlu cümle sarf etsin. Dikkatle takip ettim arkadaşın konuşmasını ve elimdeki kartlara 10 sayfa da not aldım. Bir tek olumlu cümlesi yok. Sorunlarımızı böyle çözemeyiz. Vatandaş sağlık sisteminden memnun. Bu Türk halkı herhalde hiç önünü göremiyor ya da Ankara Tabip Odası Başkanı böyle görüyor" dedi.

Bakan Akdağ, sağlıkta dönüşüm programının başladığında Tabip Odası Başkanı ve onun arkadaşlarınca karalama kampanyaları yapıldığını ve sistemin 3 ay içinde çökeceğini iddia ettiklerini söyledi. Bakan Akdağ, "İzmir'de şunu da söylediler. 'Aile hekimliğini denize gömeceğiz' dediler. Bu anlayışla hiçbir sorun çözülmez. İdeolojiden kaynaklanan karşı çıkmalarla hiçbir şey çözülmez" şeklinde konuştu.


“2011 Yılı TÜİK Memnuniyet Anketlerinde Vatandaşımız Yüzde 76 Memnun”
Kendilerinin 2003 yılından beri memnuniyet anketleri yaptıklarını belirten Bakan Akdağ, "2003'te verilen sağlık hizmetinden halkın memnuniyeti yüzde 39,5’ti. 2011 yılında Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) memnuniyet anketlerinde vatandaşımız yüzde 76 oranında sağlık hizmetlerinden memnundur. Birileri bilmez ama bu halk çok iyi bilir arkadaşlar. Bu halk bodrumlarda saatlerce ilaç kuyruğunda beklediğini unutmaz. Bu halk ambulans istediğinde, biz araç göndermiyoruz siz kendi aracınızla gidin denildiğini unutmaz. Önceden hiçbir köye ambulans gönderilmezdi. Biz iktidara geldikten sonra her köye ambulans gidiyor. Hatta ambulans helikopterlerinden bütün vatandaşlarımızın hizmetinde” dedi.


“Hekimlerin Emeklilik Maaşları Gerçekten Düşük”
Bakan Akdağ, hekimlerin emeklilik maaşları ile ilgili de bir açıklama yaptı. Hekimlerin emeklilik maaşlarının gerçekten düşük olduğunu vurgulayan Bakan Akdağ, ekonomi yönetimi ile ilgili bu konuda bir çalışma yaptıklarını açıkladı.

Ağır İş Yükünün En Önemli Sebebi, Türkiye'deki Hekim Eksikliği
Akdağ, 90'lı yıllarda düzenlenen tıp bayramlarında yapılan konuşmalarda ise Türkiye'de doktor sayının fazla olduğunun, bu sebepten dolayı da tıp fakültelerinin boşaltılması gerektiğinin söylendiğini belirtti. "Bunu kim söylüyor; Tabipler Odası" diyen Akdağ, Türkiye'de hekimlerin, asistanların, hemşirelerin, diğer sağlıkçıların hatta tıp öğrencilerinin üzerindeki ağır iş yükünün en önemli sebebinin, Türkiye'deki hekim eksikliği olduğunu kaydetti. Türkiye'de kişi başına hekime başvuru oranının 2010 yılında yüzde 7.3 olduğunu söyleyen Akdağ, bu oranın ise İspanya'da yüzde 11'lerde, Avrupa genelinde ise ortalama 8'lerde olduğunu belirtti. Bazı öğretim üyelerinin dergilerde sağlık sistemini eleştiren zehir zemberek yazılar yazdıklarını da söyleyen Akdağ, "Bu dergilerde makalelerin nasıl yazıldığını herkes çok iyi biliyor. Ülkeyi karalamakla bir yere gidemezsiniz. Yanlış yaparsınız" dedi.

“Nobel Ödülü Alanın, Altınları Başından Aşağı Dökeceğim”
Bakan Akdağ, bir doktorun Nobel Ödülü'nü alması halinde, başından aşağı altın dökeceğini söyledi. Akdağ, "Bir meslektaşım Nobel Ödülü alsın, ben kaynağını nereden bulursam bulacağım, altınları başından aşağı dökeceğim. Çünkü layık" diye konuştu.

“Beyaz Önlük Giyinmek İçin Çok Emek Sarf Edilmesi Gerektiğini Biliyoruz”
Akdağ, hekimlerin hastalar için var olduğu anlayışının kaybolduğunda "hakikaten her şey bitmiş demektir" yorumunda bulunarak, hekimliğin zor olduğunun bilinerek tercihte bulunulduğunu söyledi. Öğrencilerin geçtiği dönemlerden zamanında kendisinin de geçtiğini, yaşanan birçok sıkıntıyı kendisinin de yaşadığını dile getiren Akdağ, "Beyaz önlük giyinmenin ne kadar sıkıntılı bir iş olduğunu ve bunu hak etmek için ne kadar çok emek sarf edilmesi gerektiğini biliyoruz" dedi. Akdağ, bu emeğin sonucunda bir "altın bilezik" kazanıldığını anlatarak, "Bu altın bilezik, hekimlik, uzmanlık, hemşirelik mi? Bana göre değil. Bu altın bilezik, insana ömür boyu hizmet edebileceğimiz özelliklerle donanmış olmamızdır. Bundan daha önemli birşey olamaz.


“İlk Kez Yeni Doğan Nakil Küvezi Geldiğinde NASA'dan Gelen Bir Cihaz gibi İlgi Gördü”
Geçmiş yıllarda sağlık sorunlarına ilişkin örnekler veren Akdağ, çok sayıda bebeğe gerekli cihaz olmadığından ağız ağza solunum yapıldığını anlattı. Akdağ, ilk kez yeni doğan nakil küvezinin 1990'ların sonunda hastaneye geldiğini ifade ederek, cihazın NASA'dan gelen bir cihaz gibi ilgi gördüğünü belirtti. Bugün Türkiye'nin her ilçesinde söz konusu nakil kuvözlerinin bulunduğuna işaret eden Akdağ, hekimlerin sorunlarının bulunduğunu kabul ettiklerini, sorunların özlük haklarından ya da sistemden kaynaklanabildiğini söyledi.

“Hastanelerde Şiddet”
Bakan Akdağ'ın daha önce dile getirdiği Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın sadece Türkiye'ye özgü olduğu şeklindeki ifadelerini hatırlatan Ankara Tabip Odası Başkanı Beyazıt İlhan'ın, bu programın sadece Türkiye'ye ait olup olmadığını sordu. Özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerin çok ciddi sıkıntıları olduğunu belirten İlhan, özel hastane sahipleri ile Sağlık Bakanlığı'nın 14 Ekim'de bir mutabakat metni imzaladığını hatırlattı. Bu mutabakat metninden bölümler okuyan İlhan, bu mutabakat metniyle hekimlerin ücretlerinin düşürüldüğünü söyledi. Sağlık Bakanlığı'nın hastanelerde şiddeti önlemek için bir kampanya başlattığını dile getiren İlhan, "Ama ne olursa olsun, bunların yetersiz olduğunu görüyoruz. Döner bıçağıyla kadın hekime saldırıldığını ya da doktorun kalkıp hemşire dövdüğünü görüyoruz" diye konuştu.

Bu konuda adımlar atılmasını istediklerini belirten Beyazıt, 2005 yılında Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesine konulan bir yazıyla, bin 600 hekimin sürgün edildiğini ifade etti. "Eğitim araştırma hastanelerindeki hekimleri tekrar sürgün etmek mi istiyorsunuz?" diye soran Beyazıt, ayrıca sağlık alanında üniversitelere uğramadan, hemşire kökenli olup Profesör olan kişilerle bile karşılaştıklarını söyledi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi