Ana içeriğe atla

HPV HEM KADIN HEM DE ERKEKTE SİĞİL VE GENİTAL BÖLGE KANSERLERİNE YOL AÇABİLİR

Kadınların korkulu rüyası olan siğillere yol açan HPV virüsünün bunun yanında kadında rahim ağzı kanseri, dış dudak ve vajina kanserleri ve erkeklerde penis skrotum ve anorektal kanserlere de yol açabildiğini söyleyen Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Jinekolojik Onkoloji bilim dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Polat Dursun, cinsel yolla en sık bulaşan bu hastalık hakkında merak edilen soruları yanıtladı.

HPV ve serviks kanseri arasındaki ilişki etken ve kanser açısından bakıldığında en güçlü ilişkilerden birisidir. Sigara ile akciğer kanseri arasındaki ilişkiden daha güçlü bir ilişki vardır ve onkolojik HPV enfeksiyonu geçiren kadınların rahim ağzı kanserine yakalanma riski yaklaşık 200 kat artmıştır.  HPV’nin hem kadın hem erkekte genital bölge kanserlerine yol açabildiğini belirten Doç. Dr. Polat Dursun, “Bunların yanında HPV baş boyun kanserlerinin de gelişmesinde etkili olduğu bilinmektedir” dedi. 

Virüsün, erkeklerde penis ve skrotum kanserlerinden de sorunlu olabileceği ileri sürüldüğünü belirten Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Polat Dursun, HPV ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı. 

HPV nedir?
HPV , “Human Papilloma Virüs “denen bir virüsün kısa adıdır.  Cinsel yolla en sık bulaşan hastalıktır.  100’den fazla farklı tipi olduğu bilinmektedir. Değişik tiplerin vücudun değişik yerlerinde siğil (kondilom), hücre çoğalması ve kansere neden olabildiği düşünülmektedir.  Siğil ve düşük dereceli hücre çoğalması oluşturanlar “Düşük riskli HPV”, yüksek dereceli hücre çoğalması ve kanser oluşturanlar ise “Yüksek riskli HPV “ olarak isimlendirilmektedir. Dünyada enfeksiyöz bir ajanla oluşan kanserlerin yüzde 5’inin HPV virüsü ile oluştuğu hesaplanmıştır.

HPV genellikle alındıktan sonraki 2-3 ay içinde siğil oluşumuna yol açar. Siğiller en sık genital bölgede görülür ama vücudu her yerinde de görülebilir. ABD rakamlarına göre cinsel aktif kadınların %75’inin hayatlarının bir döneminde siğil geliştireceği tahmin edilmektedir. Sevindirici olarak, HPV vücuda alındıktan sonra yüzde 80-90’ı vücudun savunma hücreleri tarafından elimine edilmektedir.

Çok nadiren doğum kanalından bebeğe bulaşarak yeni doğan bebeğin solunum yollarında da oluşabilir. Çok az bir kısmı vücutta gizli olarak kalmakta ve immün supresyon durumlarında aktive olmakta ve siğil ile hücre çoğalmalarına yol açabilmektedir. HPV vücuda girdikten sonra kanser oluşma süreci 10-15 yıl gibi uzun bir süre almaktadır.

Bugün ağız kanserlerinin yüzde 99’unda HPV pozitif olduğu bilinmektedir. HPV ile rahim ağzı kanserleri arasındaki ilişkiyi bulan Alman bilim adamı Harald zur Hausen, 2008 yılında Nobel bilim ödülü ile ödüllendirilmiştir. Rahim ağzı kanserleri yanında vajina, dış genital anal kanserlerde de tespit edilmiştir. Baş boyun kanserlerinde de HPV risk artışı yapmaktadır. Erkeklerde penis kanserlerinin gelişiminden de sorumlu olabilmektedir.

Nasıl bulaşır?
HPV esas olarak cilt- cilde temas yolu ile bulaşır,  virüsün ana bulaşma yolu cinsel ilişki ile olur. Enfekte bir kişinin penis, skrotum (erkek yumurtalık torbası), vajina veya dış genital bölgesi ile temas sonucu bulaşır.  Oral yolla enfekte bir genital bölgeye temas edilmesi halinde de bulaşma olur. Prezervatif kullanmak bulaşmayı her zaman önlemez çünkü virüs prezervatifle kaplı olmayan bir genital alandan da bulaşabilir.

Korunmak için ne yapılmalıdır?
Çok eşlilik HPV bulaşması için en önemli risk faktörüdür. Çok eşlilikten kaçınmak korunmada önemli bir etkendir. Çok eşli olunmasa bile eşlerden birinin daha önce HPV ile karşılaşması da HPV bulaşmasına yol açabilir.

Her ne kadar prezervatif bulaşmayı yüzde 100 önlemese de prezervatif kullanmak bulaşmayı belirgin olarak azaltır.  

HPV korunmasında bugün için asıl etkili olan HPV aşılamasıdır. Bu gün HPV aşısı en çok kanser yaptığı bilinen etkenlere karşı antijen içecek şekilde geliştirilmiş ve ülkemizde dahil tüm dünyada kullanıma sunulmuştur. Aşılardan biri sadece kanser yapan tiplere (tip, 16 ve 18 ) karşı antijen içermekte iken diğer aşı hem kanser yapan tiplere (tip 16 ve 18 )  hem de en çok siğil yaptığı bilinen tiplere (tip 6 ve 11) karşıda antijen içermektedir. 

HPV aşıları HPV virüsü ile karşılaşmadan 9 yaş grubundan 27 yaş grubuna kadar 3 doz şeklinde yapılması önerilmektedir.

HPV olan hasta nasıl bir yol izlemelidir?
Mutlaka jinekolojik bir muayeneden geçmeli, siğil olup olmadığı kontrol edilmelidir.  Siğil varsa bunu doktorun uygun göreceği bir yöntemle, yakma dondurma ve kimyasal olarak yok etme  gibi tedavi etmelidir.  İhmal edilmemesi gereken bir noktada eş veya partnerde siğil var olup olmadığı araştırılmalı varsa bununda uygun tedavisi yapılmalıdır.
Normalde siğil yapan HPV tipleri kanser yapmasa da beraberinde birden çok HPV bulaşma ihtimali olabileceği için HPV tiplemesi yapılıp HPV’nin yüksek riskli mi düşük riskli mi olduğu belirlenmeli ve düzenli aralıklarla jinekolojik kontrol ve Smear kontrolü yapılmalıdır.

Erkekler sadece HPV taşıyıcısı mıdır? 
Erkekler sadece taşıyıcı değildir. HPV erkeklerde siğil yapabilir. Ayrıca nadiren de olsa penis kanserlerinin gelişmesi ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Yüksek riskli HPV’ler, homoseksüel erkeklerde anal ve rektal kanser öncüsü lezyonlar ve kanserlerin gelişiminden de sorumlu tutulmaktadır.

Tedavi sadece cerrahi midir? Başka tedavi seçenekleri var mıdır?
HPV bir virüs olduğu için etkili bir ilaç tedavisi yoktur.  HPV’nin yol açtığı lezyonların tedavisi yapılır. HPV genital bölgede ya hücre çoğalmasına, ya siğile bazen de kansere yol açar. 

Siğil tedavisinde cerrahi olarak eksizyon, koterizasyon veya dondurma yöntemleri uygulanabilir. Tıbbi olarak tedavisi de mümkündür bunlarda doktor veya hasta tarafından uygulanan krem veya solüsyon şeklinde uygulanan ilaçlardır.

Cerrahi müdahale olmayanlara ne olabilir?
Siğillerin bir kısmı tedavi edilmeden kendiliğinden geçebilir. Bir kısmı da müdahale edilmezse zamanla artabilir. Çok aşırı büyük siğiller gebe kadınlarda doğumun mekanik olarak engellenmesine yol açabilir. Bilinenin aksine siğillerden kanser gelişme riski çok düşüktür. Fakat aynı anda siğil yapan ve kanser yapan HPV tipleri hastada varsa siğil yanında kanser gelişim riski de artabilir.

Cerrahi müdahale yanında siğillere bazı ilaçlar kullanılarak da müdahale edilebilir. Bu ilaçların bazıları doktor tarafından siğillerin üzerine sürülerek kullanılır bazıları ise hasta tarafından siğillerin üzerine sürülür.

Cerrahi müdahale sonrası tekrar ederse ne yapılmalı?
Cerrahi müdahaleden sonra siğiller tekrarlarsa yaygınlık ve yerleşim yerine göre bazen cerrahi bazen de ilaçlar ile tedavi edilebilir.

Siğiller kendiliğinden geçer mi?
Siğillerin bir kısmı 1 yıl içinde kendiliğinden geçebilir.

Aşı korunmada ne kadar etkili? Kimlere ve ne zaman aşı yapılmalı?
HPV aşışı profilaktik yani korunma aşısı olarak kullanılmaktadır bu nedenle HPV virüsü ile karşılaşılmadan ve cinsel aktivite başlamadan yapılması önerilmektedir. Yaş grubu olarak 11- 28 yaş arası cinsel aktivitesi başlamamış kız çocuklarına 3 doz (0,2, ve 6. aylarda ) olarak yapılması önerilmektedir. Bazı ülkelerde erkek çocuklarında aşılanması önerilmektedir fakat bu tartışmalı bir konudur.

HPV olan kişi aşı olursa etkili olur mu?
Piyasada mevcut aşıların birisinin içinde 2  (hpv 16 ve 18 ) ve diğerinin içinde 4 tip (hpv 16,18,6,11)  HPV’ye karşı etkili antijeni vardır. Eğer kişi bu tiplerden birini geçiriyorsa aşı diğer tiplere karşı koruyabilir fakat bu HPV enfeksiyonu geçirmiş kişinin aşılanması konusu tartışmalı bir konudur.

HPV ne tür kanserlere yol açabilir?
HPV ve serviks kanseri arasındaki ilişki en güçlü ilişkidir. Bunun yanında HPV’nin vajina, dış dudak (vulva), ano-rektal kanserler ve baş boyun kanserlerinin de gelişmesinde etkili olduğu bilinmektedir. Erkeklerde penis ve skrotum kanserlerinden de sorunlu olabileceği ileri sürülmüştür.

HPV baş ve boyun kanserine neden yol açar?
HPV virüsü baş boyun kanserlerinin de gelişmesinden sorumlu olabileceği bildirilmektedir. HPV’nin baş boyun bölgesine oro-genital temasla yani oral seks ile bulaştığı düşünülmektedir. Ağız kanserlerinin yüzde 25'inin, boğaz kanserlerinin ise %35'inin HPV ile bağlantılı olabileceği düşünülmektedir.

Bu kanserlerin erken tanısı için ne yapılmalı?
Baş ve boyun kanserleri, genellikle geç aşamada belirti verirler. Ses telleri üzerinde gelişen kanserler ses kısıklığına neden olmaları nedeniyle erken tespit edilebilirler. Aksine, ses telleri üstünde veya altında yerleşen kanserler sıklıkla geç evrede  saptanırlar.
Uzun süredir devam eden boğaz hassasiyeti 
Kalıcı kulak ağrısı
Geçmeyen öksürük
Nefes almada güçlük veya ağrı
Yutma güçlüğü veya ağrı
Kilo kaybı
2 haftadan daha uzun süredir bulunan ses kısıklığı veya değişiklikleri
Boyunda kitle veya şişlik

Sinüzit veya griple karışabilir mi?
Karışabilir ama bu kanserlerde basit enfeksiyonların aksine bulgular düzelmez ve progresif olarak kötüleşir.

HPV Türkiye ve Dünya’da yayılımı ve tedavi seçeneğini karşılaştırabilir misiniz?
HPV ve yol açtığı lezyonların tanı ve tedavisinde dünyada uygulanana tüm tanısal ve tedavi edici işlemler Türkiye’deki jinekologlar tarafından başarı ile uygulanmaktadır. Dünyada yapılıp ülkemizde yapılmayan hiçbir tanısal veya tedavi edici işlem yoktur. Hatta tedavide Türkiye’de uygulanan ileri cerrahi yöntemler dünyadaki birçok ülkeden daha iyi ve başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.

HPV olan erkekler ne yapmalı? 
Öncelikle HPV’den korunmak için ilişki sırasında mutlaka prezervatif kullanılmalıdır. Eğer bir erkekte HPV pozitif ise veya siğil oluştu ise mutlaka bir ürolog veya dermatolog tarafından görülmeli tedavisi yapılmalı ve takip edilmelidir.

Bu konuda yapılan son bilimsel çalışmalar nelerdir?
4’lü HPV aşısını çıkartan firma şu anda 9 tipe karşı etkili olan yeni bir koruyucu HPV aşısı çıkartmıştır ve bununla ilgili Amerika’daki ilaç ve eczacılık onay kurumu benzeri bir kurum olan FDA ‘den ilacın koruyucu amaçlı kullanımı ile ilgili onay almıştır.
Tedavi edici yani hastalık oluştuktan sonraki oluşan lezyonları ortadan kaldırmak için geliştirilen HPV aşıları ile ilgili preklinik çalışmalar halen devam etmektedir.

Yorumlar

Ata dedi ki…
Ülkemizdeki tüm aile hekimlikleri ve KETEM lerde hpv yaramaları ücretsiz olarak yapılmaktadır.Erken teşhis hayat kurtarıyor...
Ata dedi ki…
Ülkemizde tüm aile hekimliği ve KETEM lerde ücretsiz yapılmakta ,erken teşhis hayat kurtarır.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi