Ana içeriğe atla

''CERRAHİDEN SONRA HASTALARIN EN AZ YÜZDE 3'ÜNDE ENFEKSİYON GÖRÜLÜYOR''


Sağlık hizmetinin sunumunda kalite ile ilişkili temel sorunlar bulunduğunu söyleyen Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Genel Sekreteri (TJOD) Prof. Dr. Cansun Demir, bunların ilaçların aşırı, eksik ya da yanlış kullanımı şeklinde olabildiğini dile getirdi. Prof. Dr. Demir, “En iyi hastanelerde bile her yüz hastanın 6,7’sinde ciddi sonuçları olan ya da potansiyel ciddi sorunlara yol açabilecek ilaç hataları görülmektedir” dedi.

ABD'de yaklaşık her yıl 750 bin cerrahi alan enfeksiyonu olduğu ve yılda 10 bin kişinin bu nedenle yaşamını yitirdiğini belirten bilim adamları, cerrahi branşlarda yüzde 38 oranında en sık hastane enfeksiyonlarının görüldüğüne dikkat çekiyor. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Genel Sekreteri (TJOD) Prof. Dr. Cansun Demir, 9.Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi'nde Sağlık Dergisi'ne yaptığı açıklamada, kaliteli sağlık hizmetinin çok önemli olduğunu ve cerrahi alan enfeksiyonlarının hayati önem taşıdığını kaydetti. Prof. Dr. Demir, cerrahi operasyonlardan sonra ortalama yüzde 3 oranında cerrahi enfeksiyon görüldüğünü dile getirerek, bu enfeksiyonların tedaviyi güçleştirdiğini, maliyeti artırdığını ve yaşamı tehdit ettiğini vurguladı.

"Yan Etkilerin Önemli Bir Kısmı Tıbbi Hatalara Bağlı Gelişiyor"
Tüm hastane yatışlarının en az yüzde 3'ünde bir yan etki görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Demir, ''Cerrahi bir girişimden sonra hastaların en az yüzde 3'ünde bir cerrahi alan enfeksiyonu görülmektedir. Tıbbi uygulamalarda yan etkide, altta yatan hastalık değil, tıbbi tedavinin hastada yol açtığı zarardır. Yan etkilerin önemli bir kısmı tıbbi hatalara bağlı gelişiyor. Bu tür tıbbi hatalar önceden bilinen tedbirlerle önlenebilir. Tıbbi hatalar içinde ilaç kullanımı ve enfeksiyonlar yer alıyor" dedi.

''Kalite Tıbbi Sonuçlar, Hasta Ve Yakınları İle Toplumun Deneyimi, Etkililik ve Verimlilik Şeklinde Üç Açıdan Ele Alınmalı''
Tıbbi hataların önlenebilmesinde sağlıkta kalite standardının çok önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Demir, sağlıkta kalite ile hastanın tam ya da önemli derecede iyileşmesinin hedeflendiğini söyledi. ''Ağrının giderilmesi gibi hedeflenen sonuçların elde etme olasılığında artma, hasta ve yakınlarının kaygılarına 'insanca yaklaşım' ile yanıt verilmesi ve harcanan paranın gerçek karşılığını elde etmesi sağlıkta kalitenin göstergesidir'' diyen Prof. Dr. Demir, kalitenin tıbbi sonuçlar, hasta ve yakınları ile toplumun deneyimi, etkililik ve verimlilik şeklinde üç açıdan ele alınması gerektiğini vurguladı.

''En İyi Hastanelerde Bile Her Yüz Hastanın 6.7'sinde İlaç Hataları Görülmektedir"
Sağlık hizmetinin sunumunda kalite ile ilişkili temel sorunlar bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Demir, bunların ilaçların aşırı, eksik ya da yanlış kullanımı şeklinde olabildiğini dile getirdi. Prof. Dr. Demir, ''En iyi hastanelerde bile her yüz hastanın 6.7'sinde ciddi sonuçları olan ya da potansiyel ciddi sorunlara yol açabilecek ilaç hataları görülmektedir. Tıbbi hatalar sistemin kalitesi ya da kalitesizliğinin doğrudan bir göstergesi niteliğindedir. Bu nedenle, konunun üzerine eğilinmesi, önce ölçülüp sonra da azaltılması için yöntem geliştirilmesi ve uygulanması gerekiyor. Ancak unutulmamalı ki insanların hatasız çalışması mümkün değildir'' şeklinde konuştu.

"Branşlarda Yüzde 38 Oranında En Sık Hastane Enfeksiyonlarının Görüldüğüne"
Cerrahi alan enfeksiyonlarının cilt, cilt altı dokusunu kapsayan yüzeysel alanlar, daha derindeki alanlar ve karın içi, rahim gibi tüm organ ve boşluklarda gelişen enfeksiyonlar diye sıralandığını kaydeden Prof. Dr. Demir, ''ABD'de yaklaşık her yıl 750 bin cerrahi alan enfeksiyonu olduğunun ve cerrahi alan enfeksiyonlarına bağlı yılda 10 bin kişinin yaşamını yitirdiğinin belirtildiğini'' dile getirdi.

“Maliyeti Yaklaşık 2-3 Bin Dolar Yükseltiyor”
Cerrahi branşlarda yüzde 38 oranında en sık hastane enfeksiyonlarının görüldüğüne dikkati çeken Prof. Dr. Demir, ''Enfeksiyonlar, hastanın yaşamını tehdit ediyor, hastanede kalış süresini 7-10 gün uzatıyor. Maliyeti yaklaşık 2-3 bin dolar yükseltiyor. Yara iyileşmesinde gecikmeye ve ağrıya yol açıyor. Kötü görünümlü ve fonksiyonel bozukluğa neden olabiliyor'' dedi.
Prof. Dr. Demir, bakteriyel kontaminasyonun azaltılabilmesi için doğru ilaç kullanımı, el hijyeni, kep-maske ve eldiven kullanımına özen gösterilmesi, cildin temizliği, steril alanın korunması ve antibakteriyel ürünler kullanılması gibi tedbirler alınabileceğini sözlerine ekledi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...