Ana içeriğe atla

“İLAÇTA TASARRUF İÇİN ETKEN MADDE YAZILSIN”

Hekimlerin reçetelerine firma adı ile değil etken madde adı ile ilaç yazılması için çağrıda bulunan TEİS Genel Başkanı Ecz. Nurten Saydan, etken madde ile yazılan reçeteden en az yüzde 20 tasarruf sağlanacağını belirtti.

Reçetelerdeki ilaçların ticari adı yerine etken madde ile yazılması çağrısında bulunan Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Ecz. Nurten Saydan, böylece ilaç harcamalarında yüzde 20’leri geçen tasarruf sağlanacağını belirtti. Saydan şöyle devam etti: “Bizler de, hekimler de üniversitelerde ilaçların etken maddelerini öğreniyoruz, ticari isimlerini değil. Oysa Avrupa ülkelerinde yerli üretimi desteklemek ve ilaç harcamalarında tasarruf için ilaçlar etken madde ile reçetelenmektedir. Bizim ülkemizde de yerli üretimin desteklenmesi için etken madde uygulamasına geçilmelidir. TEİS olarak etken madde yazımı uygulamaya geçildiği takdirde ülkemizin gerçek ilaç harcamasının ortaya çıkacağına ve yüzde 20 oranında bir tasarruf sağlanacağına inanıyoruz ayrıca, eczanelerimizdeki stok yükü de büyük ölçüde azalacaktır.

“SGK En Ucuz İlaca Göre Eczanelerimize Ödeme Yapmaktadır”
Şu andaki uygulamaya bakarsak; eczanelerimizde ilaç verirken SGK tarafından hazırlanan eşdeğer listesine göre hareket etmekteyiz. Listeye göre bazen hekimin yazdığı ilaçlarda, hastalarımızın ödemesi gereken fiyat farkları çıkmaktadır. Çünkü SGK en ucuz ilaca göre eczanelerimize ödeme yapmaktadır.

Oysa Hastalıkları İyileştiren İlaçların Ticari İsmi Değil “Etken Maddesidir”
Öte yandan, hastanelerce hazırlanan raporlarda, aile hekimlerinin reçete yazdıkları programlarında ilaçların etken maddeleri bulunmaktadır. Bu yüzden hekimlerimizin reçete yazarken, ilaçların ticari isimlerini yazmaları sorun oluşturmamaktadır. Bilinmelidir ki; sağlık sektörünün en önemli halkalarından biri ilaçtır. Eşdeğer ve referans ilaçlar ilaç endüstrisinin vazgeçilemez iki koludur

Eşdeğer İlaç Nedir?
Eşdeğer ilaçlar, referans ilaçlarla aynı özelliklere sahip olduğu, dolayısıyla, hasta üzerinde aynı tedaviyi sağladığı bilimsel çalışmalarla kanıtlanan ve referans ilaçların koruma süreleri bittikten sonra satışa sunulan ürünlerdir. Eşdeğer ilacın 4 temel özelliği; etkin, kaliteli güvenilir ve ekonomik olmasıdır. Bir eşdeğer ilaç, referansıyla aynı etkinlik, kalite ve güvenilirliktedir. Ancak eşdeğer ürünler, referansı için yapılan laboratuar ve klinik araştırmaları tekrarlamak zorunda olmadıkları için fiyatları daha düşüktür.

Referans İlaç Nedir?
Referans ilaç, dünyada ilk kez ilaç olarak ruhsatlandırılarak pazara verilen yeni bir etkin maddeyi, belirlenen tedavi dozlarında içeren üründür.

Biyoeşdeğerlik Nedir?
Aynı etkin maddeyi, aynı miktarda ve aynı farmasötik formda içeren ve kana geçiş hızı ve miktarı aynı olan ilaçlar birbiriyle biyoeşdeğerdir. Sağlık Bakanlığı, 2000 yılından bu yana eşdeğer ilaçlara ruhsat vermek için, biyoeşdeğerliğin kanıtlanmasını zorunlu tutmaktadır. Özetle söylenecek olursak ülkemizde üretilen eşdeğer ilaçlar aynı zamanda biyoeşdeğerdir.

“Reçetelere Etken Madde Yazılacak Olursa, Biyoeşdeğeri Olan Ekonomik İlaç Verilebilir”
Jenerik ilaçlar patent koruması altındaki orjinal ilaçtan daha düşük fiyatlıdır. Preparatlar hekim tarafından genel adıyla (etken madde ismiyle) reçetelenebilir. Bu durumda eczacı hastaya uygun olan, devlet bütçesine yük getirmeyen ilaçları tercih edecektir. Ancak preparat ticari adıyla reçetelenmişse eczacı da “a” adı taşıyan preparatı (ilacı) verecektir. Reçetesine firma adı değil de etken madde adını yazan hekim herhangi bir firma tercihi yapmaksızın, o ilacın en ucuzunu istediğini göstermiş olacaktır. Hekimlerin etken madde ile reçete yazma uygulaması yaygınlaştığı takdirde yerli ilaç sanayimiz canlanacak ve rekabet etme imkanı bulacaklardır. Uygulama ile hekimlerimiz hastalarına yardım ederken aynı tıbbi etkinliğin daha az kamusal harcama ile yapılmasını tercih edecekler.”

Yorumlar

Unknown dedi ki…
1970'lerden beri, yaklaşık 40 yıldır savunageldiğimiz; ilaç üzerindeki ticari beklentileri ve hastaların ve sağlığın sömürülmesini engelleyecek; Hekimlerin bilimsel tanılama sonucunda ilaçları özgürce reçeteleyebilmelerini sağlayacak; eczacıları da tüm kaygılarını gidererek, gerçek görevlerini, hastaları bilgilendirme ve bilinçlendirme işlevlerini yerine getirebilecekleri ve sektörün tüm bileşenlerinin bir araya gelip ortak akılla mutlaka yaşama geçirilmesi gereken bir öneri olarak değerlendirdiğimiz bu olguyu sonuna dek destekliyorum.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...