Ana içeriğe atla

ALKIŞLARLA DEĞİL LİKE'LARLA YAŞIYORUZ

Sosyal medya hayatımıza girdiğinden bu yana görsellik ön plana çıktı. İnsanlar, gerçek ve sanal kimlikleri arasında gelgitler yaşasa da, bu ayrımı sadece en yakınları bilebiliyor. Aynen televizyona çıkıp, konuşan uzmanların verdikleri akılların gerçekte kendilerinin ne kadar uyguladığını biz gazetecilerin bildiği gibi... 

İnsanlar sanal kimlikleri ile, daha zengin, daha başarılı, daha zayıf kısaca, çok mutlu olduğunun ispatını yapmaya çalışıyorlar. 1985 yılında kullanılmaya başlanan ve İngilizce, "kendi aralarında bağlantılı ağlar" anlamına gelen Interconnected Networks teriminin kısaltması olan Internet, yaklaşık 25 yıldır hayatımızda gelişerek ve değişerek yer alıyor. Ancak asıl sosyal medyanın hayatımıza girmesi ile medyanın ve iletişimin tanımı neredeyse baştan yazıldı. Kişilerarası iletişimden ve geleneksel medyadan uzaklaşılmaya başlandı.

Hatırlayanlar olursa, internetin ilk kullanıldığı yıllarda rumuzlarla kimlikler gizlenirdi. Şimdilerde ise, insanlar isimlerini ve özel hayatlarını insanların gözüne sokmak için uğraşıyorlar. Takipçi ve like için... 

Böyle bir ortamda da sanal kimlikler ortaya çıktı. Televizyonda aslında olmadıkları kişiyi oynayanlar ve  insanlara akıl verirken, kendi hayatlarını yönetemeyen sözüm ona uzmanların yaptığını sanal dünyada birçok kişi uyguluyor. 

Sanal kimliklerde de olduğundan farklı görünme telaşı sarıyor. Bunun içinde daha çok kişi tarafından takip edilmek ve beğeni almak için kendileriyle yarışa giriyor. -mış gibi hayatların ortaya çıkmasıyla da insanların farkında olmadan psikolojileri bozulabiliyor. Sanal kimliğin etkisine kapılıp, gerçek kimliği yaşarken değersizlik ve yetersizlik hisleri de oluşabiliyor. 

Diğer insanlarla rekabete girip, olmadığı biri ve yaşamadığı hayatın oyununu sahnelemeye çalışmak ise yoruyor. Sosyal medyada trend olan ürünleri alıp sergilemek, herkes tatilde diye çoğunluğa uyma psikolojisinden uzak durmak önemli. Bu durumun psikolojik bilançosu henüz bilinmiyor. 

Sosyal medyayı ne için kullandığınızı mutlaka düşünün! Bu bir iletişim aracı, hayat amacınız değil! 

Sanal mutlulukların ve like'lık heyecanların hayatınıza dönüşmeden önce aklınızda olması gerekenler:

  • Sosyal medyayı, hedefleriniz ve idealleriniz için kullanabilirsiniz. Bunda da özellikle, özel hayatınızın mahremiyetini korumanız çok önem taşıyor.
  • Özel hayat ile sanal hayatın ayrımında olun. 
  • Motive olmak istediğiniz konu ile ilgili paylaşımlarınızı artırın. İletişimin sanal hali de işe yarar. 
  • Hedeflediğiniz konuda yapılan çalışmaları blogunuzda yazın. İlerleyen zamanda bilgi birikimiz sizi bile şaşırtacak. 
  • Sosyal medya kullanımınızın iş hayatınızı da etkilediğini unutmayın. İş görüşmelerinden önce sosyal medya profilleriniz inceleniyor. 
  • Takip ettiğiniz sayfalar, sizin nasıl biri olduğunuzla ilgili ipuçları veriyor. 
  • Sanal dünyaya molalar verin. Takip ettiğiniz sayfalar arasında zamanınız kaybolmasın. 
  • Bu hayat sizin, eksi ve artıları ile hayatınıza sahip çıkın. Sanal dünyada hayatınızı yok etmeyin. Sanal kimlikler, gerçeklerine yakın olsun. 
  • Medya okuryazarlığı konusunda  bilginizi artırmak, hayat kalitenizi artıracaktır. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...