Ana içeriğe atla

ORGAN BAĞIŞI HABERLERİNDE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ

Organ bağışı haberlerinin işleniş şekli çok fazla önem taşıyor. Yapılan bir haber ile bağış oranlarında artış ya da azalma olabiliyor. Haberlerin önemi verilen rakamlarla daha da ortaya çıkıyor. Türkiye’de her yıl 2 binden fazla insan organ beklerken ölüyor, dünyada ise bu sayı yıllık 100 binin üzerinde.

Uluslararası Organ Nakli Ağı Projesi’nin (ITN- International Transplant Network), 2. Fazı olan Organ Nakli ve Organ Bağışı 1. Medya Çalıştay’ı İstanbul’da gerçekleştirildi.

Tıp, akademi ve medya camiası organ nakli haberciliğini masaya yatırdı. “Organ Nakli ve Organ Bağışında Medyanın Etkisi ve Gücü”, “Sağlık İletişimi”, “Organ Ticaretiyle Mücadele”, “Asılsız Habercilik”, “Yeni Medya” gibi başlıklar ele alındı.   

Sağlık Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, SESRIC ve DEİK tarafından desteklenen, Türkiye Organ Nakli Vakfı’nın (TONV) koordinasyonunda 5 üniversite ve 5 sivil toplum örgütünün yürüttüğü proje hayata geçiriliyor. 

15 ülkeden 40'tan fazla gazetecinin katıldığı konferans kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı Dr. Eyüp Kahveci, yılda yaklaşık 5 bin organ nakli yapılan ülkemizin önemli bir klinik tecrübeye ve zengin bir altyapıya sahip olduğunu söyledi.

Yasal Düzenlemesi Olmayan 24 Ülkeye Teknik Yardım 
Projenin Faz 2 ayağının, eylem planlarının uygulanacağı uzun soluklu bir çalışmayı içerdiğini ifade eden Dr. Kahveci, “Organ bağışı ve organ nakli ile ilgili herhangi bir yasal düzenlemesi olmayan 24 ülkeye teknik yardım sağlanarak düzenleyici yasal bir çerçeve oluşturmaları sağlanacak. Yasal düzenlemesi olan ancak herhangi bir organ nakli uygulamasına başlamamış olan ülkelerde bir organ nakli programının başlatılmasına destek verilecek. 50 civarında ülkede organ bağışı, organ nakli ve kronik organ yetmezliklerine ilişkin bir veri tabanı ve kayıt sistemi bulunmadığından ortak bir IT sistemi oluşturulacak ve sağlıklı veri toplanması sağlanacak” dedi. 

Kahveci, Uluslararası Organ Nakli Ağı'na katılan 70 ülke yasal düzenlemeler açısından incelendiğinde, Afganistan, Angola, Benin, Bosna Hersek, Kamerun, Çad, Etiyopya, Gambiya, Gana, Kosova, Libya, Makedonya, Madagaskar, Moritanya, Mozambik, Nijer, Filistin, Somali, Güney Sudan, Tanzanya, Uganda, Özbekistan, Yemen, Zambiya'da yürürlükte olan bir yasal düzenleme bulunmadığının belirlendiğini kaydetti.

Türkiye, Dünyada En Çok Organ Nakli Yapan Ülkelerin Başında 
Türkiye'de 2015 yılında 4 bin 500'ün üzerinde organ nakli yapıldığını kaydeden Organ Nakli Koordinatörleri Derneği (ORKOD) Başkanı Dr. Yavuz Selim Çınar, ise şunları söyledi: “Bunlardan 3 bin 400'ü canlıdan, bin 150'si de kadavradan nakledilmiş. Sayıya baktığımızda Türkiye, dünyada en çok organ nakli yapan ülkelerin başında geliyor. Bizim ülkemizde ve dünyanın birçok ülkesindeki temel sorun organ nakli yapacak teknik ekipman değil, yeterli organ bağışı olmaması. Ülkemize baktığımızda geçen yıl yapılan organ nakillerinin neredeyse yüzde 80'i canlıdan alınmış. Gelişmiş ülkelerde kadavradan organ bağışı oranı yüzde 75 iken, ülkemizde bu rakam yüzde 25, yani bu konuda gelişmiş ülkelerle tamamen zıt bir yöndeyiz. Amacımız kadavradan alınan organ yüzdesini artırmak."

Organ Nakillerinde Medya Çok Önemli
Yüz nakilleri ve farklı çalışmaları ile dünya çapında başarılara sahip Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Plastik Cerrahi ve Rekonstrüktif Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, “Türkiye'de özellikle son dönemlerde organ nakilleri tüm aşamalarıyla başarılı şekilde yapılıyor. Bu konuda özellikle medya ayağı çok önemli. Ülkemiz, organ naklinde suistimalleri önlemiş durumda. Bize düşen ülkemizde bunu anlatmak ve büyük ülkelere de önderlik etmek. Çünkü dünya ülkelerinin örnek almaları, bizi yaptığımız işlerden daha fazla önder yapıyor."

Bitkisel Hayat ile Beyin Ölümü Farkı İyi Anlatılmalı
Bitkisel hayat ile beyin ölümünün topluma çok iyi anlatılması gerektiğini vurgulayan Türkiye Organ Nakli Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cemal Ata Bozoklar, “Beyin ölümü ile bitkisel hayat arasında kesin bir çizgi var. Bitkisel hayatta kişi komadadır ama ölü değildir. Ölüm dediğimiz şey ise geri dönüşü olmayan bir olaydır ve tek bir ölüm şekli vardır, o da beyin ölümüdür” şeklinde konuştu. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...