Ana içeriğe atla

TÜRKİYE'NİN İLK ADLİ ENTOMOLOĞU OLAN UZMAN BİYOLOG DR.HALİDE NİHAL AÇIKGÖZ


HAYATI KEŞFEDEN BİYOLOGLAR

Türkiye'nin ilk adli entomoloğu ünvanına sahip olan Ankara Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü Adli Biyoloji Anabilim Dalında çalışmakta olan Dr. H. Nihal Açıkgöz, adli bilimler alanında gizemli vakaları aydınlatan çalışmalarını, biyolog olmanın verdiği ayrıcalıkları ve akademik hayatın tüm yönleri hakkında bilgi verdi.

Adli entomoloji veya adli böcek bilimi, adli tıbba yardımcı olan ya da onun yetersiz kaldığı durumlarda, ceset üzerinde bulunan böcek ve diğer eklembacaklıların ergin ve larvalarından, cesedin ölüm zamanını en doğru aralıkta veren bilim dalıdır. Bu alanda çalışan Biyolog Dr. H. Nihal Açıkgöz, birçok ilke imza atıyor. Ölüm sonrası geçen zamanın belirlenmesi, cesedin ilk olay yerinden taşınıp taşınmadığı, ikinci bir olay yerinin olup olmadığı, Türkiye’nin adli böcek faunasının tespiti konusunda çalışmalar yapmaktadır. 

Kazalarda, cinayetlerde ve faili meçhul ölümlerde ölüm yeri ve zamanının bilinmesi adli yargılama açısından çok önemlidir. Böceklerin, yumurta, larva, pupa ve ergin gibi farklı yaşam evrelerine sahip olması ve bu evrelerin farklı yerlerde, farklı zamanlarda ve cesedin farklı bölümlerinde görülmesi adli entomolojinin yoğunlaştığı noktalardandır.

Adli entomoloji alanında çalışmaları hakkında bilgilerini paylaşan Biyolog Dr. H. Nihal Açıkgöz, Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e araştırmalarını, hedeflerini ve biyolog olmanın ayrıcalıklarını anlattı.

Ne üzerine çalışıyorsunuz?
Adli entomoloji üzerine çalışıyorum. Ölümden sonra cesetlere gelen böcekleri inceliyorum. Ölümden sonra geçen aralığın belirlenmesi ve Türkiye’nin böcek faunası üzerine çalışıyorum. Ankara Üniversitesinde ve Adli Bilimler Enstitümüzde Türkiye’de ilk kez “İnsan cesetleri üzerine gelen entomolojik delillerden ölüm zamanı tayini” konulu geniş kapsamlı bir tez yapıldı. Bu büyük bir başarı ve üniversitem adına da bir gururdur. Ülkemizde bizim ve diğer araştırmacıların deneysel hayvan modelleme ve fauna çalışmaları devam etmektedir. Bizim bu çalışmalara çok ihtiyacımız var ve bu çalışmalar mutlaka projelerle desteklenmelidir.

Cesedin bulunduğu yere ya da saklanma koşullarına göre, mesela açıkta bırakılan cesede yaklaşık 4 dakika sonra, sinekler gelmeye başlar. Sinekler yumurta ya da larvalarını bırakmak için rahatça büyütebileceği vücut boşluklarını tercih ederler. Kulak içi, gözlerin içi, burun delikleri, dudakların yan tarafları ve dudakla diş arası, boyun kıvrımları gibi yerlere yumurtalarını ya da larvalarını bırakırlar. Burada gelişerek vücudu tüketirler.

Ölümden hemen sonra, hayvan veya insan cesetlerinin dokularından yayılan kokular, sinekler ve diğer omurgasızlar için çok çekicidir. Cesede ilk gelenler Calliphoridae familyasına ait olan mavi ve yeşil şişe sinek (blowflies) türleri ve bunu takiben Sarcophagidae familyasına ait leş sinek (fleshflies) türleridir. Cinayet veya şüpheli ölüm vakalarında ölümün gerçekleşmesinden sonra geçen zamanın saptanması pek çok olayın aydınlatılabilmesi için gereklidir ve larvaların büyüme hızlarına dayalı post-mortem interval (ölüm sonrası aralık) tahmini saatlerle ifade edilebilir doğruluktadır. Klasik adli tıp yöntemleri ile adli tıp hekimleri ilk 72 saat için çok net sonuçlar verebiliyor. Ancak 72 saatten sonra adli tıp yöntemleri de yetersiz kalmaya başlıyor. O zaman böcekler devreye giriyor. Çok daha uzun süreye kadar cevap verebiliyorlar. Minimum ve maksimum ölüm sonrası zamanının belirlenmesi önem kazanıyor. Bu yöntem ile ölüm nedenleri hakkında da bilgi verebilmektedir. Toksikolojik madde miktarının belirlenmesi ile kaza mı, intihar mı, cinayet mi sorularına cevap verilebilir. Zaman zaman gözden kaçabilecek kadar küçük suç aletinin (ince uzun bir iğne gibi) izinde bulunan sinekler yardımı ile suç aletinin cinsi ve yara yeri hakkında bilgi verilebilir. Adli entomoloji sadece ölüm zamanının tahmininden ibaret bir bilim dalı değildir aynı zamanda entomogenetik, entomotoksikoloji gibi araştırma alanları da vardır. Adli entomoloji çocuk ve yaşlıların ihmali ve istismarında da kullanılır. Çocuk ya da yaşlının ne kadar zamandır ihmal ve istismara uğradığı söylenebilir.
Böcekler miyazis ve maggot terapide de etkin rol oynarlar. İnsan ve hayvanlarda görülen miyazis nedeniyle işgücü ve ekonomik kayıplardan söz edilir. Maggot terapi (larvalarla tedavi) hastaneye gidemeyecek ya da ameliyat olamayacak düzeyde hastalıkları olan hastalara uygulanır. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde uygulanmaktadır.

Adli entomoloji bilim dalını adli araştırma veya vaka çalışmalarına uygulayacak olan hakim, savcı ve kolluk kuvvetlerimizin entomolojik örnekleri biyolojik lekeler, kıllar gibi geçerli ve güvenilir delil olarak kabul etmelerini sağlayacak şekilde tanıtmak gerek. Olay yerine bir adli entomoloğun çağırılmasının veya entomolojik delillerin toplanarak bir adli entomoloğa gönderilmesinin adli olayların daha hızlı ve doğru çözülmesini sağlayacağı muhakkaktır.
Adli entomoloji multi disipliner bir çalışma alanıdır. Adli tıp hekimleri ve biyologlar bu disiplinin olmazsa olmaz elemanlarıdır. Kimse bu işi ben tek başıma yaparım dememelidir.



Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
1984 yılında Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji anabilim dalından mezun oldum. 1987 yılında Adli Tıp Enstitüsünde Araştırma Görevlisi olarak göreve başladım.1988 yılında hocalarım adli tıp ile zoolojiyi birleştirerek bir seminer hazırlamamı istedi. Seminer konum “Kadavralara musallat olan haşereler” idi. Konuyu çok beğenen hocalarım bu konu üzerine çalışmamı desteklediler. Bende adli entomoloji konusunda sürekli çalıştım. Böcek yetiştirdim, ne kadar sürede büyüyorlar, ne kadar sürede ergine dönüyorlar. Ama yüksek lisans tez konumun “Adli Tıp Açısından Kılların Önemi ve Cinsiyet Tayininde Saç Kılları Kalınlığının Rolü” üzerine olmasına karar verildi. O zaman da sadece literatür takibi ile adli entomolojinin hep yakınlarında kaldım. Doktoramı bitirdiğim 1998 yılından beri Adli Biyoloji ve Adli Entomoloji alanında çalışıyorum. 2002 yılında DNA analizleri konusunda bilgi ve pratiğimi arttırmak üzere Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesine rotasyona gittiğim sırada Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nın o zamanki başkanı Prof. Dr. Hamit Hancı tarafından kadrom Adli Tıp Enstitüsünde olmasına rağmen Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalına Adli Entomoloji laboratuvarı kurmak üzere görevlendirildim ve adli entomoloji laboratuvarını kurdum. Bu da Ankara Üniversitesi için bir ilk idi.

Biyolojiyi hatta Zoolojiyi Ünlü Alman bilim adamı, zoolog Prof. Dr. Kurt Coswig hocanın öğrencisi olmak ve öğrencilerimle böcek araştırmak için seçtim. Prof Dr. Coswig’in öğrencisi olamadım ama çok değerli hocam Muhtar Başoğlu’nun öğrencisi oldum. Mesleki alanda tam olarak doyuma ulaştım. Mutluyum.
İsviçre’de Claude Wyss ve Prof. Dr. Daniel Chérix ile çalıştım. 2003 ve 2005 yıllarında Almanya’da Mark Benecke ile iki ayrı çalışmaya katıldım. 2010 yılında Amerika’da Prof. Dr. Neal Hasskell ile çalıştım. Vaka çözümlemeleri yaptık.
Tüm hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Çok güzel eğitmişler bizleri. O yıllarda kıymetini bilemesek de  Amerika’da özellikle vizyonum çok genişledi, özel polisinden tutun da FBI’a kadar çok farklı kişilerle bir arada olduk. Amerika’daki hocam hep meslektaşım, arkadaşım diye tanıştırırdı. Dr. Hasskell ile çalışırken yaptığımız tür teşhisleri günde 100 ün altında olmazdı. Özellikle tür teşhislerimi ve vakaları adli açıdan inceleme yöntemimi çok beğenirdi. Bu konudaki bilgi birikimimi de şimdi vefat etmiş olan adli tıp camiasının değerli hocaları Prof. Dr. İbrahim Tunalı, Prof. Dr. İ. Özer Kendi ve Yrd. Doçent Dr. Cahit Zentürk’ten aldığım eğitimlere borçluyum.
Vakaların gönderileceği adres Ankara Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsüdür. Eğitim verdiğim olay yeri inceleme birimlerinden bazı arkadaşlar vaka olduğunda beni arıyorlar, cesedin başında iken telefon ile onları yapılması gerekenler konusunda yönlendiriyordum. Topladıklarını kurye ile gönderdiklerinde incelemeye başlıyorum.

Halen pratiğini yaptığınız branşın Türkiye ve dünyadaki durumunu karşılaştırabilir misiniz?
Adli Entomoloji Türkiye’de çok yeni bir bilim dalı olsa da çok güzel ilerliyor. Çok sıkıntımız var. Yetişmiş eleman sıkıntısı var. Öğrencilerim için yüksek lisans ve doktora kontenjanı yok. Kadro sıkıntısı var. Ben kadro alamadığım için danışmanlığını yapamadığım birçok öğrencim var. Çeşitli illerden başvuruyorlar ancak uzman kadrosunda olduğum için ne tez danışmanlıklarını yapabiliyorum ne de sınavlarına jüri üyesi olarak gidebiliyorum.
Türkiye’de adli entomoloji çalışan toplam 5 araştırmacı var. Dünya’da da kabul edilmesi biraz zor olmuş, her şey adli patoloji ile çözülmüş. Entomolojiye geçilmesi zor olmuş. Küçücük bir canlı, hem herkesin pis diye kabul ettiği hemen öldürmek istediği, ne olacak bundan diye bakılmış. Yıllarca otopsilerde hemen yıkanıp cesetten uzaklaştırılmış. Amerika’da adli entomoloji kabul görmüş durumda. FBI’dan bir ajan ile birlikte çalışmalar yaptık. Onlar için uzmanlık alanı çok önemli, her delil uzmanına gönderilir diyorlar. Doğrusu da bu zaten.


Halen çalışmakta olduğunuz kurumu eğitim, araştırma ve sağlık hizmetleri konuları açısından gelişmiş ülkelerdeki kurumlar ile karşılaştırabilir misiniz?
Bizim eğitim ve araştırma konusunda gelişmiş diye kabul ettiğimiz ülkelerden hiçbir farkımız yok. Onlar pireyi deve yaparak anlatıyorlar bize biz ise hep deveyi pire yapıyoruz ve derdimizi anlatamıyoruz. Fazla mütevazı olmamak gerekir.
Sağlık açısından Amerikada da bizde de benzer sistemler var. Bana en ilginç gelenlerden biri birçok ilacın marketlerde satılması ve bu marketlerde ayrıca bir eczane ve eczacı bulunması idi. Diğeri ise “Hospis” sistemi idi. Bir ayda 3 kez kısa kısa da olsa hastaneye yatan hastaya ev hemşiresi tahsis ediliyor ve hemşire hastaya gün aşırı gelerek durumunu kontrol ediyor. Hospis sistemini önerirken de hasta yakınları ve hasta ile evinde toplantı yapıp hastanın bakımının bir hemşire gözetiminde evde yapılmasına karar veriyorlar. Planlar yapılıyor ve uygulamaya geçiliyor. Terminal evredeki hastayla çalışan hemşireler hastanın ve ailenin duygusal ve fiziksel olarak güçlenmesi ve aileyi yas sürecine hazırlamak, hastanın rahat ve huzur içinde ölümünü sağlamakla görevliler.

Halen eğitim almakta olan biyoloji öğrencilerine ya da biyologlara neler önerirsiniz?
Biyoloji öğrencilerine çok çalışmalarını ve çok sayıda staj yapmalarını öneririm. Yanıma gelip staj yapan öğrenciler var, neredeyse hepsi yurt dışına gitti. Geldikleri günden itibaren mutlaka erasmus programına katılsınlar ve kendilerine güvensinler diye uğraşıyorum. Kendine güvenmeyen bireyler yetiştiriyoruz. Hep baskılanmış ve test tekniğine alışık bireyler yetiştiriyoruz. Bir soru sorduğumda sadece tek kelime ile cevap veriyorlar. Sonradan cümle kurmaya başlıyorlar. Üniversitelerde çok kıymetli hocalarımız var ve mezun olan öğrenciler ateş gibi. Vizyonları çok geniş öğrenciler bile bunun farkında değiller. Almanya’da en sık duyduğum cümle “work hard, study hard” oldu. Gençler bu cümlelerle yetişiyor. Bir çeşit yararlı beyin yıkama.

Kimsenin İngilizcesi kötü değil. Yapamam ben ve ya yapamazsam korkusu var. Aslında olacağına ve yapabileceklerine inansınlar. Benimle çalışmış olan öğrencilerin hepsi kendine güvenli ve yaptıkları her işi en iyi şekilde yapan disiplinli gençler olarak ayrılırlar benden. “Bir biyolog ileri Türkiye ileri” sloganını kullanıyorum ben her zaman.
Bizim enstitümüz eskiden stajyer öğrenci alırken artık almıyor ve bana yapılan tüm başvuruları maalesef üzülerek geri çeviriyorum.

Hangi bilimsel dergileri takip ediyorsunuz?
Türkiye Parazitoloji Dergisi, Türkiye Entomoloji Dergisi, Türkiye Klinikleri Adli Tıp Dergisi, Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, Forensic Science International başlıca takip ettiğim dergiler. Bunun yanı sıra üyelik sistemi ile alanımla ilgili nerdeyse tüm yayınları takip etmeye çalışıyorum.

Mesleğinizle ilgili en çok ziyaret ettiğiniz 3 internet sitesi nedir?
Ankara Üniversitesi E-Kütüphane Bölümü, Ulakbim Veri Tabanları, Scopus.

Alanınızda araştırma yapanlara mutlaka okumalarını tavsiye ettiğiniz kitaplar hangileri?
Hoşlanırlarsa Agatha Christie romanları, Mark Benecke’in Ölümün İzleri kitabı, roman tadında bir belgeseldir. Sunuş yazısını ben yazmıştım. Şimdilerde kitapçılarda satışa sunulmuş olması gerek yine Mark Benecke’in Türkçeye çevrilen ikinci kitabı “Cinayet Yöntemleri” çok güzel kitaplar. Jon Zonderman’ın Suç İzlerinin Ötesinde kitabı Adli Bilimler alanına ilgi duyanların bu işi yapıp yapamayacaklarını gösteren ve adli bilimlerin temellerini tanıtan güzel bir yapıt.


Bilim ile uğraşan veya ilgilenen herkese mutlaka okumalarını tavsiye ettiğiniz kitaplar hangileri? Ayrıca yaptığınız spor, tavsiye edeceğiniz film, müzik nelerdir? Bulunduğunuz kurumun size sunduğu sosyal etkinlikler nelerdir?
Emre Kongar’ın “İçimizdeki Zalim” isimli kitabını herkesin okumasını özellikle yöneticilerin okumasını tavsiye ediyorum. Henry Rosovsky’nin Üniversite - Bir Dekan Anlatıyor adlı kitabı okunmalıdır. Yürümeyi ve yüzmeyi severim. Bach, Mozart ve Vivaldi dinlemeyi çok severim. Annem Vivaldi’nin “4 Mevsim”’ini çok severdi. Klasik müziği birlikte dinlerdik. Özellikle çalışırken dinlerim beni rahatlatır. Öğrenciliğimde hem Türk Sanat Müziği hem de Türk Halk Müziği Korolarında görev aldım. Her türlü müziği severim. Ama çalışırken klasik müziği hep tercih ederim.
Ankara Üniversitesi bilimsel alanlarda olduğu gibi sosyal alanda da çok gelişmiş olanakları olan köklü bir üniversitedir. Ancak çalışma koşullarım bu etkinliklere katılmama pek imkan vermiyor.


Türkiye’de biyolog olmanın sıkıntıları nelerdir?
İnsanlara kendinizi kanıtlamanız ve sizi kabul etmeleri gerekiyor. Mesleğimizi tanımıyorlar. Bir çok alanda biyologsuz çalışılamayacağı bilinmiyor. Bazı üniversitelerde verdiğim seminerlerde biyoloji öğrencilerine mezun olduklarında neler yapabileceklerini anlattım. Ailelerine bile ne iş yaptıklarını anlatamıyor gençler. Konu komşu soruyor sizin kız/oğlan ne olacak mezun olunca diye, öğrenci kendi bilmiyor aileye açıklayamamış, anne baba nasıl açıklasın. Kalıyor öylece insanlar. Öyle güzel bir ülkemiz var ki dört mevsimi bir arada yaşıyoruz. Biyoçeşitliliğimiz çok zengin. Neden kullanamıyoruz bu gençleri bu alanlarda.
Ben sadece bilimsel çalışma yapmak istiyorum. Rahat ve huzur içinde çalışabilmek istiyorum. Fen fakülteleri öğrencilerini bilim adamı titizliğinde yetiştirir. Biyologlarda laboratuarda ve arazide çalışmalıdır ve üretebilmelidir. Biyolog angarya işlerle uğraşmamalı.

Türkiye'de biyolojinin durumu nedir? Ülke dışında tahsil almak gerekli midir? Kimler için daha uygundur?
Araştırmayı ve çalışmayı seven kişiler için uygun bir bilim dalıdır. Rutin çalışmayı sevenlerin işi değildir biyologluk. Her genç imkanları doğrultusunda yurt dışında eğitim almalı, ülkemizdeki eğitim yetmediği için değil kendini geliştirmek, bilime bakış açısını değiştirmek ve zenginleştirmek için önemlidir. Diğer bilim insanlarının biyologlara nasıl baktığını ve ne kadar kıymetli olduklarını görmek açısından çok önemlidir.

Ülkemizdeki kurumların biyologlara karşı tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biyologların biraz daha anlaşılması gerekiyor, biyologluk laboratuarda sadece tahlil yapmak değildir. Biyologların da kendi alanlarında çalışmaları için ısrar etmeleri gerekiyor. Ben satış mümessili olmalarını, moda tasarımcısı olmalarını ya da başka bir alanda kariyer yapmalarını çok onaylamıyorum.

Ülkemizde büyük araştırma yapabilmek için biyologların ne gibi özlük hakları olmalı?
Büyük ya da küçük araştırmalar yapabilmek için doktorasını yapmış biyolog olması yeterlidir. Projelerde özellikle SCI yayınlar istendiği için birçok doktoralı biyolog kendi yapacağı çalışmalar için proje konusunda uzman olmayan unvanlı hocaları proje yürütücüsü olarak seçmektedir. Bununla birlikte projenin bütün yükü biyolog arkadaşımızın sırtında olmaktadır. Bu da zaman zaman projelerin tamamlanmasında sorunlar yaşanmasına neden olmaktadır.

Yorumlar

Melek dedi ki…
Sıkılmadan okudum, başarılar diliyorum :)
seda kököz dedi ki…
Mezun olduğunuz üniversiteden...
sizin arkanızdan,sizi takip eden bir öğrenci yetişiyor...
Biyoloji okuduğum için çok mutluyum bence yaşayan bir bilim dalı ...
HARİKASINIZ...
İZİNİZDEYİM...

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge