Ana içeriğe atla

ANKARA ECZACILIK 50. YAŞINI KUTLADI

50. yılına yakışır bir kutlama yapan Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, hem mezunlarına hem de öğrencilerine yönelik program düzenledi. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Maksut Coşkun, Sağlık Dergisi’ne etkinlikleri ve yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Maksut Coşkun, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesinin, 50. Yılını 13-18 Aralık 2010 tarihleri arasında mezunlar ve öğrencilerin bir araya geldiği zengin bir programla yapılan kutlama haftasında fakültede birçok ilki gerçekleştirdiklerini ifade etti.
46 eğitim döneminde fakültelerinden 4 bin 976 eczacının mezun olduğunu belirten Prof. Dr. Coşkun, “Kuruluşumuzun 50. Yılını öğrenci etkinlikleri, mezunlara yönelik özel programların yanı sıra Türkiyede ilk defa 1984 yılında Meslek içi eğitim programını düzenleyen Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 50. yılında bunun üçüncüsünü gerçekleştirdi. Üçüncü kez yapılan bu eğitimde meslektaşlarımıza eczacılıkta yeni gelişmeler ile ilgili konularda bilgiler aktardık. 150 eczacının katıldığı ve 2 gün süren program, ücretsiz olarak yapıldı. Programda eğitici desteğinin yüzde 99’unu fakültemiz öğretim üyeleri verdi. Fakülte tarihinde ilk defa bizim ve diğer eczacılık fakültelerinin de öğrenci tiyatro toplulukları tarafından hazırlanan “Eczacılk Fakülteleri Öğrencileri Tiyatro Şenliği” yapıldı. Öğretim üyeleri ve mezunlarımızın oluşturduğu bir grup, şarkının neden ve hangi koşullarda yazıldığı ile ilgili “Şarkıların dili” konserini sundu. Böylece şarkılar yazılırken hangi duygularla yazıldığı ve o duyguların ne anlama geldiği izleyenler tarafından yaşandı” dedi.

Mezun olan 5 bin eczacıya ulaşılarak, programa davet edildiğini ve onlara ait olan resim ve fotoğraf sergisi düzenlendiklerini kaydeden Prof. Dr. Coşkun, 1970, 1980 ve1990 yılı mezunlarına sembolik mezuniyet töreni yaptıklarını, böylelikle geçmiş yıllarda mezuniyet töreni yapılamayan mezunlara sembolik bir kep giyme töreni düzenlendiğini söyledi.

İlk Defa 3 D Eczacılık Öğrenci Kongresi
Fakülte öğrencileri tarafından ilk kez düzenlenen “3 D Eczacılık Öğrenci Kongresi” yaptıklarını belirten Prof. Dr. Coşkun şunları kaydetti: “Katılımın ve konuşmacıların öğrenci olduğu bilimsel toplantıda, kongreye adını veren, mesleğin üç temel alanını oluşturan serbest, hastane ve endüstri eczacılığı ile ilgili son derece güncel ve çok sayıda bildiri sunuldu. Tüm eczacılık fakültelerinden 170 kadar öğrenci katıldı ve geri bildirimleri çok güzeldi.”


“Tarım Bakanlığının Analizleri, Araştırma Laboratuarımızda Yapılıyor”
117 öğretim elemanı ve başarılı eğitim alt yapısıyla uygulamalı eğitime ağırlık verdiklerini kaydeden Prof. Dr. Coşkun, “Derslerde yaptığımız deneyi her öğrenci kendi yapmak zorunda. Araştırma yapmak ve alt yapımızı geliştirmek için çalışıyoruz. Araştırma laboratuarları son teknoloji cihazlarla donatıldı. Bunun yanı sıra genel kullanıma açık cihazların bulunduğu iki merkez araştırma laboratuarlarımız da var. Laboratuvarlarımız bugün birçok kurum ve kuruluş tarafından referans araştırma laboratuarı olarak kabul ediliyor. Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı bunlardan bazıları. Yapılan analiz sonuçlarında bazı kullanılan bitkisel ilaçların içinde etiket bilgilerinde yer almayan etken maddelere de rastlıyoruz. Daha önce belirli gruba giren bu ürünlerin analizi yapılmadan Türkiye’ de satışına izin veriliyordu. Şimdi, Tarım Bakanlığı izin vermeden önce bize gönderiyor, analizi yapılıyor, hazırladığımız rapora göre izin veriliyor” diye konuştu.

Tıp Fakültesinde İlk Alternatif Tedavi Yöntemleri Dersi
Prof. Dr. Coşkun, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde “Alternatif Tedavi Yöntemleri” dersini verdiklerini ancak derslerin bazı nedenlerden dolayı şimdilik açılmadığını söyledi.
Ankara Üniversitesi Gölbaşı kampüsünde 40 dönümlük bir alanda“50. Yıl Ormanı”, ağaçlandırması yaptıklarını dile getiren Prof. Dr. Coşkun, “40 dönüme 3 bin ağaç dikilecek ve her yıl öğrencilerimizle bunların bakımını yapacağız. Bunun dışında fakültemizin bahçesine “Anısal ağaç” diktik. Geleceğe tanıklık edecek bir ağaç olarak, tedavide kullanılan ve tıbbi bir bitki olan “Ginkgo biloba” ağacını seçtik” şeklinde konuştu.

Türkiye’de Eczacılık Nerede?
Günümüzde eczacılık mesleğini değerlendiren Prof. Dr. Coşkun, ülkemizde eczacılık eğitimi veren ikinci eğitim kurumu olduğunu ancak ilk eczacılık fakültesi olarak kurulan bir eğitim kurumu olduklarını belirtti. Prof. Dr. Coşkun, “1960’lı yıllarda Eczacılık eğitimi veren 2 fakülte bulunurken bugün bu sayı 17’ye yükseldi. Günümüze kadar geçen süre içinde bu eğitim kurumlarında yaklaşık 30 bin eczacı mezun oldu. Avrupa ülkelerine göre bu sayı düşük ancak ülkemizde, eczacı dağılımında bir çarpıklık var. Büyük şehirlere baktığımızda Avrupa ortalamasının çok altındayız. Taşrada bu durum değişiyor. Hangi alanda eczacıya ihtiyaç var ise o alana yönelinmeli. Hastane, sanayi ve diğer kamu kurumlarında eczacıya ihtiyaç var. Eczacı, klinik eczacılık alanında ilaçla ilgili danışmanlık hizmeti vermeli. Bununla ilgili dersleri müfredat programımıza koyduk ve veriyoruz. Ayrıca klinik eczacılık alanında lisansüstü programları da açtık. Eczacıya hasta ve hastalıklarla ilgili geçmiş yıllara göre daha fazla bilgi aktarılıyor. İlacı en iyi bilen meslek grubu eczacıdır. Dolayısıyla ilaçla ilgili en iyi danışmanlığı eczacı yapar. Artık ilaç hareketleri bilgisayardan takip edilebilmektedir. Yani hangi doktor hangi ilaçları daha çok yazıyor izlenebilmektedir. Bunun sonucunda belirli ilaç firmalarının ilaçlarını reçetelemesi sorgulanabilecektir. Burada klinik eczacılara önemli görevler düşmektedir. Sağlık Bakanlığı bu konu ile ilgili “Klinik Eczacı” istihdam etmeye başladı. Eczacı fazlalığı var gibi görülse de, eczacılık hala işsizlik problemi olmayan meslek gruplarının başında geliyor. Çok sayıda eczacılık fakültesi açılmasını doğru bulmuyorum. Örneğin Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 8 yıldır mezun vermesine rağmen henüz öğretim kadrosunu tamamlayamadı. Eczacılık fakültelerine öğretim elemanı bulmakta sıkıntı yaşanıyor. Bunun çözümü, öğretim elemanlarının maddi ve manevi olanaklarının arttırılmasıdır. Böylelikle mesleğin akademisyenlik yönü de cazip bir istihdam alanı haline gelecek.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...