Ana içeriğe atla

DOMUZ GRİBİNİN ANTİVİRAL İLAÇLARI


Son günlerin korkulu rüyası haline gelen Domuz Gribi hakkında bilgi veren Biyologlar Birliği Derneği Genel Sekreteri Gökhan Kavuncuoğlu, virüse karşı antiviral ilaçların bulunduğunu belirterek korunma yolları hakkında bilgiler verdi.

Meksika´da ortaya çıkan domuz gribi (Swine flu) yani influenza A/H1N, normalde domuzları etkileyen ancak zaman zaman domuzlardan insanlara da bulaşan bir virüs olduğun kaydeden Biyologlar Birliği Derneği Genel Sekreteri Gökhan Kavuncuoğlu, virüsün genetik değişim geçirerek kısa zamanda çok hızlı yayılım gösterdiğini iletti. Kavuncuoğlu, “İlk önce Meksika’da görülen vakalar önce Amerika kıtasına daha sonra birlikte Avrupa kıtasıyla birlikte diğer bölgelerdeki birkaç ülkeye daha yayıldığı gözlemleniyor. Vaka sayısı her geçen gün artmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) şu ana kadar (5 Mayıs 2009) 21 ülkede toplam 1124 adet vaka resmi olarak bu hastalığın görüldüğünü duyurmuştur. Bu yeni virüs için ‘İnsan Domuz Gribi’ tabirinin kullanılması artık daha doğru olacaktır. Domuzlarda H1N2, H3N1, H3N2 gibi başka alttip grip virüsleride bulunmaktadır. Ancak şu anda en önemlisi genetik değişim geçirmiş A/H1N1 tipidir. Meksika'da ölümle sonuçlanan vakaların genç yaşta insanlar olması ve bu kişilerin bazılarının da bu konuda çalışan sağlık personeli olması önemlidir.

“Hiç İlaç Kullanmadan İyileşen Kişilerde Var”
İnsan Domuz Gribi virüsünün bulaştığı insanlarda baş ve vücut ağrısı, ishal, kusma ve alt solunum yolu enfeksiyonları belirtileri görüldüğünü kaydeden Kavuncuoğlu, özellikle el hijyeni bu ve benzeri her durum için önemli koruyucu etkiler arasında bulunduğuna dikkat çekti. Yeterli uyku da dâhil olmak üzere besleyici yemek yemek ve fiziksel olarak aktif olmanın da hastalığa karşı çok büyük önem taşıdığını ifade eden Kavuncuoğlu konu ile ilgili şöyle konuştu: “Laboratuar testleri sonucu virüsü antiviral ilaçlardan oseltamivir ve zanamivir´e duyarlı olduğu bulunmuştur. Ancak virüsle enfekte olup hiç ilaç kullanmadan iyileşen kişilerinde olduğu Dünya Sağlık Örgütüne bildirilmiştir. Dünyada sağlık ile ilgili görevlilerin birçoğu Kuş Gribi´nin insandan insana bulaşma özelliği kazanmasından endişelenirken daha öncesinde İnsan Domuz Gribi’nin insandan insana bulaşma özelliğini kazandığı hatta Kanada´da insandan domuza virüsün geçtiği tespit edilmiştir. Belki yakın gelecekte çok daha ölümcül, çok daha hızlı yayılım gösteren başka bir hastalıkla yada hastalıklarla karşı karşıya kalacağız. Çözüm ise biyologlar olmalıdır.”

Araştırmalarda Biyologlar
Biyologların gelişmiş ülkelerde tıp, genetik, biyoteknoloji, tıbbi cihaz, ilaç, aşı gelişimi, salgın hastalık gibi birçok alanda etkin olarak çalışmalarına olanak sağlandığını ifade eden Kavuncuoğlu, “Türkiye’de ise sağlık alanında çalışan biyologlar laboratuar içinde teknisyenlik dediğimiz kendisine verilen test prosedürünü birebir uygulayan ve eğitimini aldığı konularda hiçbir katkısı istenmeyen hatta hastanelerde gereksiz personel olarak görülen kişiler durumundadır. Sağlık alanı dışında da durum pek farklı değildir. Her sene yaklaşık 4.600 biyolog üniversitelerden mezun olmakta. Sağlık Bakanlığı ise bir kısmı geçici olmak üzere bu yıl sadece 30 biyolog almıştır. Bu sayı emeklilik gibi nedenlerden dolayı işten ayrılanların sayısına dahi denk gelmesi şüphelidir. Ülkemiz özellikle Sağlık Bakanlığı biyologları sadece laboratuarda çalıştırmamalıdır. Bir biyolog halk sağlığı birimini çok başarılı bir şekilde idare edebilir, hastanelerde enfeksiyon komitelerinde görev alabilir, biyolojik atık konusunda etkin olabilir, çevre sağlığı konusunda görevleri başarıyla yönetebilir özellikle hastane ya da araştırma merkezlerinde birçok araştırmaya imza atabilir. Yeter ki sahip çıkılsın ve desteklensin.” şeklinde değerlendirmesini yaptı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...