Ana içeriğe atla

KOCA KOCA ŞİRKETLER JUNİOR'LARIN ELİNDE NASIL OYUNCAK OLUYOR? HADİ BAKALIM!


Bu sabah mailime gelen basın bültenlerinden birisi dikkatimi çekti. Influencer Marketing o kadar büyümüş ki medyanın önemi kalmamış şeklinde servis edilmişti. Önce durup düşündüm, bunu neye dayanarak yapıyorlar acaba? Ellerinde güvenilir kanıtları var mı yoksa amaç algı yönetimi mi? 

Bir ajans çalışanının sözlerini, dünyada da böyle diyerek vermişler. Dünyadaki her koşul ülkemizde var mı ki, aynen alıp söylüyorsunuz. Orada bloggerlar bile niteliklerine göre sınıflara ayrılıyor. Hadi bunu da konuşalım. Ayrıca, bu hangi araştırmanın sonucu bu yok! Sonra TV ve gazete madem bu kadar izlenmiyor, okunmuyor neden bülten olarak gönderiyorsunuz. Geçin İnfluencer marketing yapanlara yayınlayıversinler. "Medyayla ne işiniz var?" diye sormazlar mı?

Aslına bakarsanız, birçok gazeteci ya da editör sormaz. Hatta bu bülteni kaç kişi ciddiye alır onu da bilmiyorum. Bildiğim önemli nokta şu; gazetecilerle çalışmanın zor olduğunu bilen ve gün geçtikçe çoğalan ajanslar iş yapabilmek için mecburen parasını ödeyip kullanabildikleri sosyal medya fenomenlerini işaret ediyor. Buna mecburlar! Çünkü, her gün çoğalan bu ajanslarla çalışacak kadar çok gazeteci yok! Gazeteciyi ikna etmek zor, toplantıya katılmasını sağlamak zor. Yazısını kontrol etmek zor. Yani, bunu yapacak ajans sayısı çok az olduğu için, onlarda iş yapabilmek için bu şekilde algı yönetimi yapıyorlar. Microinfuencer dediğimiz de blogger anneler gibi kişiler oluyor. Yani, işi gücü yok, anneliği meslek edinenler. 

Koca koca şirketlerin, ajanslarda çalışan junior olarak nitelendirilen ve işe yeni başlamış çalışanların elinde oyuncak olduğunu görmek çok kötü. Dev bütçelerle, işe yaramaz ve sonuç getirmeyen projeler çöplüğüne birini daha atarken, ajansların al gülüm ver gülüm diye iş yaptığı kişiler zengin oluyor. İşin en kötüsü de bu kişilerin çoğunun ne iş yaptığı da belli değil. 

Ajanslar, gazetecileri hedef alıyorsa, bir zahmet bülten göndermesinler. 

Siz siz olun, iş yapacak bilgisi ve donanımı olmayan niteliksiz ajanslarla iş yapmayın. Araştırma sonuçlarının birçoğu çok farklı sonuçlar gösteriyor, önemli olan güvenilir araştırma sonucu olması. Ve işlerine hangisi geliyorsa onu kullanmak da ayrı bir durum. Burada medyanın içi boşaltılmış programlar yapıp, hiçbir işe yaramayan ve toplumun psikolojisini bozmanın dışında bir görevi olmayan programlar yerine nitelikli işler yapması gerekiyor. Gazetelerde de nitelikli ve düzgün haberlerin olması, hem medyayı yükseltir hem de toplumu. Böyle boş bültenlerle iş yapmaya çalışanlar, çıkış sağ taraftan çünkü kaz gibi gördüğünüz şirketler elbet bu oyunları anlayacak. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...