Ana içeriğe atla

PSİKOLOĞUNUZ GERÇEKTEN PSİKOLOG MU?

“Hayatı daha güzel nasıl yaşarız?” telaşı ile sürekli bir arayış içerisindeyiz. İnsanların psikolojileri bozulduğunda, zor günler yaşayıp, huzursuz olduklarında çareyi farklı yerlerde arıyorlar. İşte o zamanda denize düşen yılana sarılır misali, her uzatılan daldan medet umuyorlar. 

İnsanlar psikoloğa gidiyorlar, çözüm bulamayanlar, yanlış yönlendirilenler ve bu alana güveni kalmayanlar olabiliyor. Mutlu olmanın, daha kaliteli hayat yaşamanın ve sevginin peşinde bilmedikleri denizlere açılıyorlar. Umut tacirlerinin insafsız kollarına düşebiliyorlar. 

Son dönemlerde psikologlar da meslektaşları ile ilgili yaşadıkları sorunları daha sık iletir oldular. Durum bu kadar vahim olunca, bazı konuları mercek altına almak gerektiğini anladım. 

Psikologlar gerçekten psikolog mu? Psikologların yetkinlikleri ve branşlaşmaları ile ilgili ne gibi çalışmalar var? Ve merak edilen soru “Psikologlar terapi görmeli mi?” gelen yanıtlar ise şöyle:

Birçok fakültenin yakın zamana kadar dört yıllık psikoloji lisans mezununa “psikolog” unvanı verdiğini belirten Uzm. Psikolog Evren Hoşrik, konu ile ilgili şunları söyledi: “Son dönemde bazı üniversitelerde bu yapılmadı diye biliyorum. Aslında psikoloji lisans eğitimi bir bilim disiplininin eğitimidir, yani psikolojinin. Diğer taraftan, uygulama eğitimi değildir. Yani dört yılda psikolojinin alt alanlarından uzman olmazsınız, örneğin gelişim, sosyal ya da deneysel psikoloji bilen ve uygulayan biri olamazsınız.  Bu konuyu 1974 yılında Orhan Öztürk bir makalede etraflıca kaleme almıştı. O gün bugündür her şey aynı gibi. Şimdi, bana göre psikoloji lisansı ile psikolog gayet tabii olunur, olunmalıdır. Çünkü psikolog, yakın bir benzetme yaparsak aslında tıptan yeni mezun, uzmanlaşması olmayan bir hekim gibidir. Alt alanlarından bazılarında, bilgi sahibi ama hiçbirinde uygulama yapacak niteliği ve yetkisi olmayan kişidir. Ancak bu durum o kişiye “psikolog” denmemeli anlamına asla gelmez.  Toplumun "'her psikolog, danışan gören psikoterapi yapan meslek personelidir" algısını düzeltemedik. Her hekim nasıl ameliyat yapmazsa her psikolog da danışan görmez. Aynı zamanda hayatında hiç ameliyat yapmamış bir tıp fakültesi mezunu nasıl ki hekim ya da doktor ise, hiç danışan görmeyen bir psikoloji lisans mezunu da “psikolog ”tur.”

“Türkiye'de Psikologların Meslek Yasası Yok”
Psikolog olmak için belli eğitim kriterlerinden geçilmesi gerektiğini kaydeden Araştırmacı Remziye Özdemir,  “Tek psikoloji lisansıyla psikolog olunmuyor. Sadece psikoloji mezunu oluyorsunuz. Ayrıca psikoterapi yapma yetkiniz de olmuyor. Bunun için alanında uzmanlaşmak yani yüksek lisans ve phd gerekiyor. Amerika ve Avrupa'da psikolog olabilmeniz için tek bir alanda uzmanlaşıp, uzun yıllar akademik ve bilimsel çalışmalar yapılması gerekiyor. Türkiye'de ise yüksek lisansı tamamlayıp yanınıza da bir psikiyatr alıp klinik açabiliyorsunuz. Benim şahsi düşüncem ise bu işin bu kadar basite indirilmesinin doğru olmaması. Meslekte çok yeni birinin böyle bir yer açması bu kadar kolay olmamalı kanımca. Ancak şuna da değinmek isterim, Türkiye'de psikologların meslek yasası yok. Bir güvence olmadan işlerini sürdürmektedir. Bu da bir sürü şarlatanın ortaya çıkmasına ortam sağlıyor. Örneğin mühendislikten yaşam koçluğuna oradan da psikolog unvanına geçen insanlar tanıdım” dedi. 

“Bu Kadar Fazla ve Yetersiz Mezunun Olması Kimi Zaman Yanlış Yönlendirebiliyor”
Uzm. Psikolog Serap Duygulu, ise konu ile ilgili şu bilgileri verdi:  “Ülkemizde 30'dan fazla üniversitede devlet ve özel dahil psikoloji bölümü bulunmaktadır. 4 yıl boyunca bu alanda teorik ve uygulama dersleri alınır. Ancak okullarda uygulama derslerinin yetersiz olması, kimi okullarda kaliteli eğitimlerin verilmemesi, bu alandan mezun olan psikologların insanların hayatlarını etkilerken hata yapma oranının artmasını tetikliyor.  Bununla birlikte, psikologların 4 yıllık eğitim sonrasında bir alan seçmesi ve uzmanlaşması önemli. Seçilen alanla ilgili 2 yıllık yüksek lisans eğitiminden sonra uzman psikolog unvanı alınır. Son zamanlarda psikologlara verilen ücretli eğitimler de artmaktadır. Bu eğitimler de kişinin deneyimi ve yetkinliği açısından önemli olmakla birlikte, bazen ticari amaçlara da yönelmektedir, bu konuda da psikologların dikkatli ve seçici olması gerekli. Yurtdışında ve özellikle Amerika'da psikoloji eğitimlerine baktığımızda, ne yazık ki ülkemizin bu alanda çok yol aldığını söyleyemeyiz. Bu kadar fazla ve yetersiz mezunun olması da bireyleri ve toplumumu kimi zaman yanlış yönlendirebiliyor, bu yüzden okullarda süpervizyon eğitimlerinin artması, psikologların belirli kriterlere göre seçilmesi ve uzmanlaşması bu alanda gelişme ve iyileşme sağlayabilir. Her şeyin ötesinde bir psikoloğun aldığı eğitimlerin dışında pratikte deneyim kazanması son derece önemli.”

“Zengin Olmak için Kullanılan Popüler Bir Merdiven”
Psikoloji en temelde insan ve hayvan davranışlarını inceleyen bir bilim dalı  olduğunu belirten  Uzm. Psikolog Özlem Bugur, “Son zamanlarda zengin olmak için kullanılan popüler bir merdivene dönüşmeye başladı. Pek çok üniversite psikoloji lisans, yüksek lisans ve hatta doktora yüksek lisans bütünleşik programları açmaya başladılar. Lisans eğitimini bambaşka alandan alıp cüzi bir ücret karşılığında akademik kadrosu dahi psikologlardan oluşmayan sözde psikoloji yüksek programlarını tamamlayarak kendini uzman psikolog veya uzman klinik psikolog olarak tanımlayan bir grup türedi. Sosyal medyada kendini doktor psikolog olarak tanıtan Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (PDR) mezunlarından tutun, suç psikoloğu olduğunu iddia eden felsefecilere ve hatta dini kullanarak kitap yazan lise mezunlarına dahi rastlamak mümkün ne yazık ki. Bilimsel hiç bir dayanağı olmayan terapi ekolleri oluşturup fahiş seans ücretleri talep eden, bol reklam yaparak medyanın ve insanların ilgisini çeken pek çok "uzman" yaşadığı sorunlardan kurtulmaya çalışan insanların umutlarını ve paralarını sömürmektedir. Sağlık Bakanlığı klinik psikolog olmayanların hastanelerde çalışmalarını engellese dahi sahte diplomalarla ofislerin açılıp umutların çalınmasına şu an için kimse engel olamıyor. Psikoloji lisans eğitiminin üzerine, süpervizyon eşliğinde bir klinik psikoloji yüksek lisans programı tamamlamamış olmasına rağmen televizyona veya sosyal medyaya bir uzman edasıyla görüşler yağdıran sözde uzmanlar, bireylere ciddi zararlar vermektedirler. Psikolojik destek almadan önce mutlaka destek alacağınız profesyonelin diplomalarını ve uzmanlık alanını sorgulamak gerekiyor. Bir meslek yasamız olmadığı için bu tür sorgulamaları yapmak destek arayan kimselerin bireysel çabalarını gerektirmektedir. Son olarak psikoterapi ciddi bir eğitim ve birikim gerektirmektedir; meslek yasasının olmaması bu alanı tahrip edenlerin sayılarını çoğaltabilir. Bu durumla başa çıkmak için bireysel inisiyatiflerin alınmalı. Unutmayın ki iyi bir uzman aldığı eğitimlerle yaptığı araştırmalarla bilime sağladığı katkıyla değerlendirilir” şeklinde konuştu. 

Amerika’da Psikolog Eğitimi Nasıl?
Amerika Birleşik Devletleri Mayo Kliniği Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ulaş Mehmet Çamsarı, konu ile ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Amerika Birleşik Devletleri’nde psikologlar, lisans eğitimleri süresinde klinik hasta başı eğitimi almazlar, ancak lisans üzerine eğitimlerini sürdürerek, master ve doktora seviyelerine (Ph.D.) erişebilir ve  son derece spesifik konularda klinisyen olarak hizmet verebilirler. Mayo Clinic Tıp Fakültesi ve Clevelanc Clinic Tıp Fakültesi bünyesindeki departmanların ismi “Psikiyatri ve Psikoloji Departmanı”, Johns Hopkins Tıp Fakültesi’nde, Baylor Tıp Fakültesi’nde “Psikiyatri ve Davranış Bilimleri” şeklinde, UCLA Tıp Fakültesinde ise “Psikiyatri ve Biyodavranış Bilimleri” şeklinde  isimleştirilmiştir. Bu departmanların bölüm başkan ve yardımcıları, psikiyatrist veya Ph.D. seviyesinde psikologlar arasından seçilebilmektedir. Örneğin 2010-2012 yılları arasında, Johns Hopkins Çocuk Psikiyatrisi Bölümün başkanlığını Ph.D. unvanlı bir psikolog üstlenmiştir. Klinik yönetici genellikle hekim kökenli uzmanlar arasında seçilmekle birlikte, akademik ortamlarda, hasta tartışmalarında ve multidisipliner vizitlerde,  Ph.D. (doktora) seviyesindeki uzman psikologlar ile dal uzmanı psikiyatristler eş söz hakkına sahiptir. Mesleki roller ve sınırlar bellidir, hekim kökenli doktorların veya Ph.D. kökenli doktorların akademik uygulama aşamasında birbirinin sınırlarına girmesine izin verilmemektedir.  Alanında yetişmiş kalifiye olmuş psikologlar, akıl sağlığının vazgeçilmez elemanlarıdır.”

Psikologlarla ilgili farklı görüşler gelse de sonuç olarak bu alandaki en temel sorun yasal boşluğun olması denildi. Psikologların terapi görmelerinin gerekliliği konusunda ise çok fazla mesaj aldım. Yurt dışında bu durum belli aralıklarla yapılırken, ülkemizde özellikle bu alanda bir düzenleme yapılaması gerektiğinin üzerinde duruluyor. Hangi psikoloğa gidilmesi gerektiği, eşe dosta sorulan ve alınan önerilerle ilerlerken, bu alanda hiçbir eğitim almamış şarlatanların da ortada dolaşıp umutları sömürmesi sürüyor. Düzenlemelerin yapılması için farkındalığın artması gerekiyor. Bu konuda sizde dikkatli olun, psikolojinizi korumak için önce siz bilinçli davranın. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge