Ana içeriğe atla

HER ŞEY GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ Mİ?

Gördüğünüz her şey size doğru mu gelir? Aslında detayları atlayabilir ve yanılabilirsiniz. Bazen kesin kanılarla çoğunluğun söylediğine inanırız. Bazen parçalarını birleştirdiğiniz puzzle gibi bütünü görmek gerekir. Ortaya çıkan görülmeyen gerçekleri diğer insanlara anlatabilirsiniz. Her parçayı sevgi ve inançla birleştirildiğinizde bu zorlu mücadelenizi herkes anlayacaktır. İşte size bu parçaları birleştirip, gerçekleri ortaya çıkartan insanların öykülerini konu alan filmlerden örnekler vereceğim.
 
12 Angry Men  (12 Kızgın Adam)
Aslında hiçbir şey göründüğü gibi olmayabilir hayatta. Hani suçlu dediğiniz aslında suçlu olmayabilir.  Babasını öldürmekle suçlanan 19 yaşındaki bir gencin, jürinin kararına göre cezası netleşecektir. 12 kişiden oluşan jüri üyeleri bir odada toplanır ve 1 kişi dışında herkes çocuğun suçlu olduğunu söyler. İşte o bir kişi saatler ilerledikçe insanların emin olduğu kararlarını sorgulamalarına sonunda da aslında gözlerinden kaçan ipuçlarını birleştirerek, çocuğun suçsuz olduğuna karar verilmesini sağlar. Filmin her dakikası dikkatle izlenmeli hatta birkaç kez izlenebilir. Film, olaylardan o kadar emin olarak bakarken aslında gözümüzden kaçan detayları nasıl atlayabildiğimizi anlatıyor. Gerçekleri sorgulamadan, söylenenlere nasıl inandığımızı gösteriyor.
 
Instinct (İçgüdü)
İdealist bir psikiyatrist, hocası tarafından gorilleri incelemek üzere gittiği Ruanda’da birkaç kişiyi öldürdüğü için hapishaneye atılan bir hayvan davranışları uzmanının raporunu yazması için görevlendirilir. İlginç bir vaka olduğu için heyecanla yaklaşan psikiyatrist, bir cani olarak tanımlanan bu bilim insanının konuşması için adımlar atar. Aralarında bağ kurmak için ailesiyle ve önceki hayatıyla ilgili ipuçlarını toplar. Empati kurarak güvenini sağlamaya çalışır. Bu süreçte vereceği rapora göre, mahkeme kararı belirleyecektir. Hem vakasının konuşmasını başaran psikiyatrist hem de bu süreçte hapishanede kalan mahkumların yaşadığı ortamı  değiştirir. Bir psikiyatristin vakasını incelerken yaşadığı zorlukları ve aslında cani olarak tanımlanan bilim insanının gerçek yüzünü gözler önüne serer. “Aslında cani bilim insanı mı yoksa diğer insanlar mı?” sorusunu sordurtur.
 
Finding a Family
 Bir annenin oğluna, eğitimin önemini öğretmesini ele alarak başlayan film, annenin geçirdiği kaza sonucu Bipolar hastalığı ile başa çıkamamasını konu alıyor. Hastaneye her kaldırılışında oğlu Alex’in yaşadığı zorlukları  ve annesinin eve her dönüşünde aldığı ilaçların yan etkisi ile mücadelesi görülüyor.  Annesine verdiği Harvard’da okuma sözünü tutmak için velayetinin alınmasını isteyen Alex, yetimhaneye yerleşiyor ve derslerinde başarılı olmak için sürekli çalışıyor. Ancak sonra yetimhaneden de ayrılması gerekiyor ve  reşit olana kadar başka bir ailenin yanında eğitimine devam etme mücadelesi veriyor. Sonunda bulduğu ailenin yanında sevginin değerini başarıyla birlikte olduğunda daha kıymetli olduğunu anlıyor.  Duygularına annesinin hastalığı nedeniyle ket vuran bir gencin gerçek hayat hikayesini öğreniyoruz. Film, başarının duyguları bastırarak yaşanmaması gerektiğini anlatıyor ve bir hastalığın arkasındaki zorlu mücadeleyi konu alıyor. Duyguları yaşayarak, başarılı olunduğunda hayatın anlamı olduğunu ve hayat sevdiklerimizle daha güzel mesajını zihinlere kazıyor.
 
Filmler her defasında sağlıkla ilgili bir konuyu ele alıyor. Bu süreçte konuyu, doğru yorumlamak ve gerçekten doğru anlatılması çok önemli. Filmde kahramanlarla yaşanan serüvene eşlik ederken, ele alınan konu doğru anlatıldığında insanlara faydalı mesajlar verilebilir. Sorgulamaya, doğruluğa ve güzelliklere yönelten filmler, gözümüzden kaçan detayları görmemizi sağlayabiliyor. Bu filmler ön yargıları bir kenara bırakıp, şüphe süzgecinden geçirerek olaylara yaklaşmamız gerektiğini gösteriyor. Bazen çoğunluğun dediği gerçek ve doğru olmayabilir. Yüreğimizin ve mantığımızın sesini dinleyerek kendi doğrumuzla hareket etmemiz gerekir. İşte bu cesaret veren filmler, yolumuza ışık olabiliyor. Işığımız içimizden gelirse her daim yolumuz aydınlanır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge