Ana içeriğe atla

KÖK HÜCRE ÇALIŞMALARINA TEMKİNLİ YAKLAŞILIYOR

Kas hastaları ve yakınları tarafından bir süre önce kamuoyunun gündemine taşınan, kök hücre tedavisine, bu alanda dünyanın önde gelen uzmanlarından biri olan Lesli Silberstein, 5. Ulusal Hemaferez Kongresi’nde konuşan temkinli yaklaşmak gerektiğini bildirdi.

5. Ulusal Hemaferez Kongresi Kıbrıs’ta gerçekleştirildi. Yaklaşık 450 bilimadamının katıldığı kongrede Türkkök projesi tartışıldı. Kongre öncesinde Ankara Üniversitesi İç Hastalıkları Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Osman İlhan, Hacettepe Üniversitesi İç Hastalıkları Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Osman İlhami Özcebe, Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hematoloji Klinik Şefi Doç. Dr Fevzi Altuntaş, Harvard Üniversitesi Hücresel Tedavi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Lesli Silberstein ve Sağlık Bakanlığı Organ Nakli ve Diyaliz Hizmetleri Daire Başkanı Dr. Halil Yılmaz Sur gazetecilerin sorularını yanıtladı.

“Bunlar Tamamen Başlangıç Aşamasında, Temkinli Yaklaşmak Gerekir”
National Heart, Lung, Blood Enstitüsünden ruhsatlı 5 merkezden biri olan, ABD'deki Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi Hücresel Tedavi Merkezi Direktörü Prof. Dr. Silberstein, KKTC'de düzenlenen 5. Ulusal Hemaferez Kongresinde nörolojik hastalıkların tedavisinde kök hücre uygulamaları ile ilgili son gelişmeleri anlattı. Silberstein, bu tür çalışmaların dünyada çeşitli merkezlerde yürütüldüğünü, ancak alınan sonuçların hiçbirinin kanıta dayalı olmadığını söyleyerek, "Bunlar tamamen başlangıç aşamasında. Bu nedenle temkinli yaklaşmak gerekir" dedi.

“Kök Hücrelerin Tümöre Dönüşme Riski de Söz Konusu”
Kök hücrelerin çok farklı dokulara dönüşme potansiyeli bulunduğunu, bu nedenle insan sağlığını tehlikeye sokabilecek durumlarla karşılaşılabileceğini anlatan Silberstein, şunları kaydetti:"ABD'de bu tür çalışmalar çok sıkı kurallara bağlı olarak yürütülür. Önce hayvan deneyleri ve laboratuvar çalışmaları yapılır, ondan sonra insanlar üzerinde uygulanır. Bu basamaklardan geçmeyen ve FDA'den onay almayan tedaviler insanlar üzerinde uygulanamaz. Bu tedaviler tıpkı ilaçların ruhsatlandırılması gibi bir süreç sonunda onay alır. Çünkü kök hücrelerin tümöre dönüşme riski de söz konusudur. İlaçta nasıl yan etkilerin ne olabileceği araştırılmadan ruhsat verilmezse bunların yan etkisinin ne olacağı bilinmeden de onay verilemez."

“Kordon Kanından Elde Edilen Kök Hücreden Parkinson Hastalığına Çare Çalışmaları”
Nörolojik hastalıklarda kök uygulamaları ile ilgili bir proje üzerinde çalıştıklarını da açıklayan Silberstein, bu tür hastalıkların tedavisinde her türlü dokuya dönüşebilecek kök hücre çalışmasını maymunlar üzerinde başlatmayı planladıklarını açıkladı.Silberstein, Parkinsonla ilgili kordon kanından elde edilecek kök hücrenin Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılmasıyla ilgili çalışmalar bulunduğunu söyledi.


“ Doku Uyumu Bulunmayan Kişilere Nakil İmkanı ve Yüzde 95 Başarı Şansı”
2003 yılından bu yana çalışmaları devam eden Türkkök Projesinin hayata geçirilmek üzere olduğunu belirten Sur, şunları söyledi: “Bu projenin en önemli bacağı Ulusal Kemik İliği Bankası’nın kurulması. Çünkü hastaların ihtiyacı olan iliği bulamadıktan sonra yapılan çalışmalar sonuç vermiyor. Bu proje aile içinde doku uyumu bulunmayan kişilere nakil imkanı sağlayacak ve yüzde 95 başarı şansı var. Gönüllülük esas bu nedenle vericilere sadece hastanede yattıkları süre boyunca iş gücü kaybı oluştuğu için belli bir para ödenecek. Bu para kar marjı gütmeyecek. Gönüllü verici merkezler oluşturulacak. Projenin hayata geçmesiyle 5 yılda 250 bin civarında gönüllü vericiden kemik iliği kaydının yapılması, 50 bin civarında kordon kanı toplanmasını hedefliyoruz.”

“2010 Yılı Sonunda Kemik İliği Nakli Bin 500 Olacak”
Kurulacak olan bu bankadan Türki Cumhuriyetlerdeki kişilerin de faydalanabileceğini dile getiren Prof. Dr. İlhan, “TC vatandaşları bankadan ücretsiz yararlanacak ancak nasıl ki biz yurt dışından bulunan kök hücreye 20 bin Euro ödüyorsak, Türki Cumhuriyetler de bize o kadar para ödeyecekler. Ben doku tipimi hazırlattım ve Türkkök projesinin gönüllü programında ‘Osman İlhan’ olarak ilk sırayı aldım. 2002 yılında 200 olan kemik iliği naklinin 2010’un sonunda bin 500 olacağının tahmin ediliyor” dedi.
Doç. Dr. Fevzi Altuntaş, gönüllü verici olabilme şartının belli kuralları bunulduğunu belirterek, “Örneğin hamileler verici olamayacaklar. Kişi sağlıklı olmalı 18 ile 55 yaş sınırı düşünülüyor” dedi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...