Ana içeriğe atla

KÖK HÜCRE NAKLİNDE BİR İLK

Ankara Tıp Fakültesi Akraba Dışı Doku Bankası tarihinde ilk kez donör bankasında kayıtlı Türk vericiden toplanan sağlıklı kök hücreler Avustralya’da yaşayan bir hastanın yattığı nakil merkezine gönderildi.

Ankara Tıp Fakültesi Akraba Dışı Doku Bankası, tarihinde ilk kez donör bankasında kayıtlı bir Türk’ten kök hücre topladı. Konuya ilişkin bilgi veren Prof. Dr. Meral Beksaç, yaptığı toplantıda donörden alınan sağlıklı kök hücrelerin Avustralya’da yaşayan bir hastanın yattığı nakil merkezine gönderileceğini kaydetti. Kök hücre nakli kan kanseri hastaları başta olmak üzere birçok kan hastalığında tam şifa sağlayabilen bir tedavi yöntemi olduğunu belirten Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meral Beksaç, “Kök hücre toplama işlemi için kemik iliği ya da çevre kanı tercih edilebiliyor. Vericinin bulunduğu ülkede toplanan kök hücrede, spinal anestezi de olabiliyor omurilikten veya genel anestezi ile kalça bölgesinden kemiğin içerisinden enjektörlerle de ilik çekilir ve kurye aracılığıyla taşınır. Vericiden 1lt kadar kan eksildiği için bir hafta önce donörün kendinden alınan kan oluyor. Diğer tercih ise 4 gün önce başlanan aşı tedavisinde günde 2 defa koldan yapılan iğne ile ilikteki kök hücrelerin kana çıkmasını hedefleyen ve böylece de ilik alınmadan, çevre kanından kök hücre toplamayı sağlayan yöntemdir. Donörün hiçbir anestezi almasına gerek kalmadan sadece hafif bir ateşin yanında ilik kemikten kana geçerken halsizlik hissi yaşanıyor. Beyaz kan hücreleri ve kök hücreleri böylece toplanıyor. Kök hücre toplanırken, alınan kan sistemde dolaştırılarak kişiye geri veriliyor. Yabancı yüzeylere verilen kanın pıhtılaşmaması için sulandırılıyor. Bu durumda kan kalsiyumu düşebiliyor ve geçici şikayet yaşanabiliyor. Bu aşı insan materyali kullanılmadan, rekombinant teknolojisi ile üretilmiş bir üründür. Vücuda her hangi bir yabancı madde verilmesi söz konusu olmuyor. Dünya’da yılda kök hücre nakli sayısı 10 bin üstünde periferik kan yöntemi ile yapılıyor, güvenilirliği test edilmiştir” şeklinde konuştu. Dünya kemik iliği vericilerinin organizasyonuna üye olduklarını belirten Beksaç, 2000 yılında başlayarak Ankara Tıp Fakültesine başvuran hastaların ailelerindeki gönüllü kök hücre vericilerini kaydederek oluşturulan Akraba Dışı Doku Bankası (TRAN)’ın oluşturulduğunu dile getirdi. Bugüne kadar yurt içi ve yurt dışında tespit edilen vericilerle 45 lösemi hastasına, başta Ankara Tıp Fakültesi olmak üzere çeşitli nakil merkezlerinde kök hücre nakli yapılmasına olanak sağladıklarını kaydeden Beksac, yurt dışından temin edilen bir kök hücre için yapılan harcamaların en az 30 000 YTL’ye mal olduğunu bunun ülkemizdeki bir vericiden sağlanması durumunda bedelinin 15 000 YTL olduğuna dikkat çekti.

Türk Tıp Tarihinde Bir İlk
TRAN tarihinde ilk kez donör bankasında kayıtlı Türk vericiden toplanan sağlıklı kök hücrelerin Avustralya’da yaşayan bir hastaya götürüleceğini belirten Beksac, “Dört gündür kök hücrelerini kemik iliğinden çevre kanına yönlendiren aşı tedavisini almakta olan vericiden, yaklaşık 4 saat sürecek bir aferez işlemi ile kök hücreleri alınacak. Avustralya’ya gönderilecektir. Vericinin sağlığı üzerinde her hangi bir olumsuz etki yaratmayacak bu işlem sonucunda elde edilen ürün ile bir hastaya yaşama şansı tanınmış olacaktır. Hem fakültemiz hem de Türkiye tıp tarihine bir ilk olarak geçecektir” dedi.

Ülkemizde kök hücre bağışlamak isteyenler olsa da halen 6000’e yakın gönüllü sayısının azlığına dikkat çeken Beksac, doku tipleme testlerinin maliyetinin yaklaşık 150 YTL olmasının donör sayısının azalmasına sebep olduğunu vurguladı. Almanya’da doku bankasında 1 milyon verici donörün bulunması ve bu donörleri kullanma izninin sadece paranın önceden gönderilmesiyle gerçekleştiğini dile getiren Beksac, “Doku tiplendirilmesi hastane bünyesinde ya da yurt dışına gönderilecek yapılabiliyor. Doku naklini belirleyen branş, kök hücre verilecek hastaları bu merkezlere yönlendiriyorlar. Hangi merkez kök hücre nakli yapacak ise bize başvurabilirler. Devletin gönüllü vericiler üzerinde yapılması gereken testlerin ücretlerini karşılar hale gelmesiyle bugün burada yaşanan bu çok özel olay daha sık gerçekleşebilir hale gelecek ve çok daha fazla sayıda lösemi, kanser veya benzer hastalığa yakalanan kişiler hayatta kalmak için bir umut ışığı yakalamış olacaktır. Kalıtsal hastalığı olmayanlar sisteme kaydediliyorlar. Akdeniz anemisi taşıyıcısı verici olabilir taşıyıcı olması sağlık sorunu yaratmayan verici olabiliyor. Uygun vericiler için tercihen 18 yaş üstü ve 60 yaş altında olmalıdır. Genelde de erkekler tercih ediliyor. Kan grubu uyumu şart değil” şeklinde konuştu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...