Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KEŞFETMEK İÇİN BAKAN ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK İSTER MİSİNİZ?

Doğa ile baş başa olduğumuzda farklı bir ruh haline gireriz. Huzurlu, sakin ve dingin bir psikolojiye bürünürüz. Bu süreçte de etrafımızı inceleriz. Hayatımıza giren birçok yenilik doğadaki canlıları taklit edilmesiyle kazanılır. Size bununla ilgili çok ilginç bir hikaye anlatacağım.  George De Mestral ismini daha önce hiç duydunuz mu? Kendisi 1948 yılında İsviçre’de yaşamış bir elektrik mühendisi. Bir gün köpeğiyle birlikte ormanda yürüyüşe çıkar. Eve döndüğünde kıyafetlerinin ve köpeğinin tüylerinin Arctium lappa (pıtrak) ile kaplı olduğunu fark eder. Bitkilerin kıyafetine nasıl yapıştığı üzerine incelemelerde bulunur. Bu otun ufak kancalarla kaplı olduğunu ve bunlar sayesinde kumaşa tutunduğunu görür.  Bu fikre o kadar inanır ki, Velcro (cırt cırt bant) icat eder.  Fransızca bir kelime olan Velcro,  velours (kadife) ve Crochet (kanca) birleşimi ile oluşturulur.  Peki, cırt cırtı icat ettikten sonra hayatında neler olur?  İcat etmesi ve bunu sektöre kabul ettirmesi yakla

İŞ HAYATINDA İLETİŞİMİN GÜCÜ

“Ayna ayna söyle bana benden daha güzeli var mı bu dünyada?” sorusunu duyduğumuzda aklımıza hemen Pamuk Prenses’deki kötü kalpli Kraliçe gelir. Çocukken, bu masalı yaşardık sanki, Pamuk Prenses’in yerine geçer heyecanla olacakları dinlerdik. Kötü kraliçenin kaybettiğinde derin bir nefes alır, Pamuk Prensesin, prensine kavuşma sahnesindeki sevinci hissederdik. Yıllar geçtiğinde masallar yerini maçlara, film, dizi ve oyunlara bıraktı. Şimdilerde ise maç izlerken tuttuğunuz takımın oyuncuları ile birlikte aynı heyecanı hissediyor, film ve dizi izlerken sanki kahramanla birlikte aynı acıyı ve mutluluğu yaşıyorsunuz.  İşte size bu duyguları yaşatan Parma’daki İtalyan araştırmacılar Giacomo Rizzolatti ve arkadaşları tarafından yapılan bir keşif olan ayna nöronlar. Rizzolatti ve ekibinin maymunlar üzerinde yaptığı deneyler sonucunda, karşınızdakinin yaptığı davranıştan etkilenerek, beyninizdeki aynı bölgelerin aktif hale geldiğini ortaya çıkardı.  Yani biri dondurma yerken, siz ona

KÖTÜ ANILARI OKSİTOSİN Mİ SİLİYOR?

Sevdiğimiz insanlara karşı güven duygumuzun nasıl oluştuğunu hiç düşündünüz mü? En çok sevdiklerimiz en çok kırıldıklarımızdır aslında! Kırılmalarımız, küskünlüklerimiz yerini kısa sürede tekrar sevgiye ve güvene bırakır. Çünkü kötü anılarımız silinir!  Kötü anılarımızı kısa süreli hafızadan silen ise Oksitosin adındaki bir hormondur. Oksitosin ile ilgili uluslararası indeksli dergilerde 70’den fazla yayını bulunan ve beynimizin çalışması üzerine çok farklı araştırmalara imza atan İstanbul Bilim Üniversitesi Deneysel Tıp ve Ar-Ge Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Oytun Erbaş, bu hormon hakkında çok farklı bilgiler verdi.  Oksitosin nedir?  Oksitosin, kelime anlamı olarak hızlı doğum demektir. Beynimizde bulunan hipofizden salınan bir hormondur. Hipofiz beynimizde, iç salgı bezlerini kontrol eden organdır. Burnumuzun arkasında iki bölümü vardır, ön ve arka hipofiz olarak adlandırılır. Oksitosin, arka kısmından salınıyor.  Ne zaman salgılanır? Oksitsoin’in, doğum yaklaşırke

AKCİĞER NAKLİNDE MERAK EDİLENLER

Derin bir nefes almak ne kadar güzel değil mi? Nefes alma güçlüğü çekenler için ise çok kıymetlidir, hayatidir.  Peki, alamayanlar için ne yapılabilir? Akciğerlerindeki sorunlar nedeniyle organ bağışı bekleyenler için umut olunabilir mi?  Organ bağışı hayat kurtarır. Artık akciğerler vücudun ihtiyaçlarını karşılayamadığı durumlarda nakil yapılıyor.  Çünkü o aşamaya gelindiğinde zaten diğer yöntemlerin tümü denenmiş, başka bir tedavi yöntemi kalmamış oluyor. Akciğer nakli bekleyen hastalar için bu süreç çok hayati önem taşıyor. Türkiye’de ilk başarılı akciğer naklini gerçekleştiren Yeni Yüzyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Gaziosmanpaşa Hastanesi’nden Doç. Dr. Cemal Asım Kutlu, bu zamana kadar gerçekleştirdiği 76 nakil ile edindiği tecrübelerini paylaştı. Kutlu, akciğer naklini bekleyen hastaların neler yaşadığı ve bu süreçte neler olduğunu anlattı.  Akciğer nakli kimlere yapılır? Hastanın akciğer nakli gibi büyük bir cerrahi girişimi kaldırabilecek kadar iyi olması gereki

MUTSUZLUK DEPRESYON DEMEK MİDİR?

Mevsim kışa dönerken, insanlar havaların etkisi ya da yaşanan olumsuzlukların üst üste gelmesi gibi farklı nedenlerden dolayı depresyona girebiliyor. Her mutsuz an, depresyon olarak algılanmamalı. Depresyondayım diye şarkılara konu olan durum aslında nedir? Peki, her mutsuzluk depresyon mudur? Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Mayo Clinic Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ulaş M. Çamsarı, merak edilen soruları yanıtladı.  Depresyon nedir? Depresyon, hayattan zevk almanın zorlaştığı, ümitsizliğin arttığı, kendine olan güvenin azaldığı,  iştah ve uyku bozukluklarının ve bazen intihar düşüncelerinin de eşlik ettiği bir rahatsızlıktır. Psikiyatristler olarak depresyon dediğimizde belli bir süre devam eden bir durumdan bahsederiz. Günlük ruh hali değişiklikleri bu tarife uymaz. Tıbbi olarak depresyon tarifine giren ruhsal çöküntü en az birkaç hafta sürer ve kişinin rutin yaşamsal işlevleri ciddi şekilde bozulur. Neden depresyona gireriz? Depresyon denile

SOSYAL MEDYADAKİ DOKTORLARA İNANMALI MISINIZ?

Hayatımız dijital dünyada geçiyor. Bu süreçte de kaynağı belli olanların dışında belli olmayan yazılarla da sık sık karşılaşılıyor. Bunların arasında sağlıkla ilgili bilgiler dikkat çekiyor ancak emin olunmadığı için de ne yapılacağı bilinmeyen bir durum var; sahte doktorlar! Kendilerini doktor olarak tanıtan, tavsiyelerde bulunan ve hatta köşe yazısı yazacak kadar ileri giden farklı sahte kişilerle karşılaşılabiliyor. Peki, bu durumla karşılaşıldığında ya da önlem almak için ne yapmak gerekiyor? Avukat Burçak Ünsal böyle bir durum ile karşılaşıldığında nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini anlattı.  Sahte doktorlardan nasıl korunabiliriz? Öncelikle Internet'in sağlık şikayetleri bakımından ve doktor seçimi bakımından ancak bir ön bilgi ve ön inceleme kaynağı olabileceğini bilmeliyiz. Internet'te bulabileceğimiz içerikten kendi sağlık şikayetlerimiz ve doktor seçimimiz bakımından mutlak sonuçlar çıkarmamamız gerektiğinin unutmamalıyız. Yasak olmasına rağmen Inter

KOKULAR BEYNİMİZİ NASIL ETKİLİYOR?

Beynimizi nasıl kullandığımız ile ilgili yıllar önce bir kitap okudum. Kitapta yazılanların içinde, Einstain yüzde kaçını kullanmış, yüzde yüzünü kullansa neler yapardı şeklinde bir yazının aslında yanlış olduğunu öğrenmiş. Sonrasında da bu konu üzerine araştırma yapmaya başladım. Beynimizin çalışması ve yapısı ile ilgili haber yaptıkça konunun gizemi ve güzelliğine hayran kaldım. Bu alanda haber yapmanın ötesinde daha da derinlemesine araştırmalar yapmaya başladım. Bazen gecenin bir yarısı kalkıp aklıma takılan bir konuyu saatlerce araştırıyordum. Yetinmeyip o alanda çalışan bilim insanları ile irtibata geçiyordum. O zamanlar karar verdim, sağlık ve bilim yazarı olmayı. Bilim çok eğlenceli bunu herkes anladığında nelerin başarılabileceği üzerine çalışmaya devam ettim… Bu düşüncelerimi bir kenara bırakıp araştırmalarına devam ederken, bir gün telefon geldi. Koku ile ilgili haber serimi çok beğendiklerini ve genişleterek kitap olarak yayınlamak istediklerini söylediler. Sanırım t

SAÇ DÖKÜLMESİNDE NELER YAPMALI?

Saçınız dökülüyor ve ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Çevrenizden sarımsak sürmek de dahil bir sürü öneri alıyorsunuz. Peki bu durumda ne yapmak en sağlıklı yöntem olur? Ankara Üniversite Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Pelin Koçyiğit, saç dökülmesi ve bakımı ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı.  Saç dökülmesinin nedenleri nelerdir? Dökülmeye karşı nasıl bir bakım önerirsiniz? Öncelikle saç dökülmesinin nedenini bulmak gerekir. Hormonal etkilerle mi oluyor, demir eksikliği ya da sistemik bir hastalıktan mı, ilaç kullanımından mı bunları sorgulamak ve tetkik yapmak gerekir. Sadece muayene ile bile dökülmenin sebebi hakkında önemli bilgiler edinebiliyoruz. Nedenini bulduktan sonra tedaviyi belirliyoruz.  Mesela, sorun demir eksikliği ise, ki bu çok sık karşılaştığımız bir durum depo demir seviyelerini belli bir düzeye çıkarmadan dökülmeyi engellemek mümkün değil. Dışarıdan istediğiniz kadar şampuan, losyon ya da yağ kullan

GRİBAL ENFEKSİYONLAR, GRİP VE SİNÜZİT ARASINDAKİ FARKLAR NELER?

Son günlerde salgın haline gelen grip ile başa çıkmak çok zorlaştı. Çevremizdeki herkesin elinde mendil, sıcak çaylar ve burun akıntısına, “Salgın varmış, geçmiyor” şeklindeki sözlerinin eşlik ettiğini duyuyorsunuzdur. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Ali Özdek ile gribal enfeksiyonlar, grip ve sinüzit arasındaki farkları konuştuk. Hangi durumlarda antibiyotik almanın işe yaradığını ve nelere dikkat etmek gerektiğini anlattı.  Gribal enfeksiyon, basit soğuk algınlığı ve sinüzitin en sık karşılaşılan üst solunum yolları hastalıkları arasında yer aldığını söyleyen Özdek, “Zaman zaman birbirleri ile karıştırılsa da her birinin kendi karakteristik bulgu ve belirtileri vardır. Basit soğuk algınlığı; burun tıkanıklığı, burun akıntısı, hapşırma ve hafif boğaz ağrısı ile kendini gösterir. Virüslerin sebep olduğu bir hastalıktır. Kişiden kişiye kolaylıkla bulaşır. Genellikle basit önlemlerle 4-5 gün içinde düzelir” dedi.  Gripte Antibiyotik Kullanmak İşe Yaramaz! Gribin ise, soğu

İLK YERLİ ÇOCUKLUK ÇAĞINDA ALERJİ ASTIM İMMÜNOLOJİ KİTABI YAYINLANDI

Çocukluk çağında görülen alerji, astım ve immünolojik yetersizliklere toplu bir bakış sunan ilk Türkçe kitap olduğunu belirten Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Enis Şekerel, “Kitap, birinci ve ikinci basamak sağlık hizmeti sunan hekimlerin ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde planlandı ve yazıldı” dedi. Alerji astım tanısı konan hastaların ortalama yüzde 70’inde bir ya da birden çok allerjinin eşlik ettiği belirtiliyor. Astımın neden bazı hekimlerce hala “allerjk bronşit” olarak tanımlandığını söyleyen Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Enis Şekerel, kitabı ile ilgili soruları yanıtladı. Alerji ve astım nedir? Bağışıklık sistemi organizmamız için zararlı olan bir etken ile karşılaştığında (mikroplar gibi) onlara karşı güçlü tepkiler oluşturur ve onları ortadan kaldırarak bize zararlı olmalarını engeller. Oysa organizmamız, kendisi için zararlı olmayan

ŞEHİR HASTANELERİNİN GELECEĞİ KONUŞULACAK

Uluslararası hastane yöneticileri, hukuk danışmanları, iletişim uzmanları ve hekimler 2. Annual Turkey Hospital Expansion Summit’te bir araya gelecek. Geleceğin konuşulacağı ve vizyon kazandıracak seçkin bir toplantı olduğunu kaydeden Dr. Hasan Kuş, vizyon kazandıracak oturumlar olduğunu söyledi.  Hastane kampüsleri nasıl yönetilecek, nasıl bir yönetim modeli oluşturulacak? Hastane yönetiminde dijitalin etkisi, medya yönetiminin etkisi gibi konu başlıkları Turkey Hospital Expansion Summit’te ele alınacak. 22-23 Ekim tarihinde Ankara Crown Plaza Hotel’de gerçekleştirilecek toplantının başkanlığını Dr. Hasan Kuş yapacak. Toplantının önemine değinen Kuş, soruları yanıtladı.   Annual Turkey Hospital Expansion Summit nedir? Son 10 yıl Türkiye’de sağlık hizmetleri açısından oldukça hareketli geçti. Esas olarak var olan hastane yataklarının yenilenmesi, bir miktar da yeni yatak yaratılmasını hedefleyen Şehir Hastaneleri ise adım adım hayata geçiyor. Hastane bina stoğunun yenilenmesin

SAĞLIK ORDUSUNUN EN ÖN SAFTA ÇARPIŞAN İSİMSİZ KAHRAMANLARI: ACİL TIP UZMANLARI

"Sağlık ordusunun en ön safta çarpışan isimsiz kahramanlarına mutlaka en üst düzeyde özlük hakları tanınmalı" diyen Acil Tıp Uzmanları Derneği (ATUDER) Başkanı Prof. Dr. Başar Cander, "Hiçbir şekilde özel hasta bakamayan, bu fedakâr hekimlerimize her türlü teşvik çalışmasının yapılması gerekir" dedi. Hastanelerin en kalabalık ve genellikle karışık yeri olan acil servislerdeki haberlere yansımasının aksine, bu kez Acil Tıp uzmanlarına kulak vereceğiz. Yaşadıkları sorunları, çalışmaları ve talepleri hakkında görüşlerini alacağız. İlk olarak Acil Tıp Uzmanları Derneği (ATUDER) Başkanı Prof. Dr. Başar Cander, sorularımızı yanıtladı.   Branşınızın oluşum tarihi ile ilgili bilgi verir misiniz? Tıp tarihi acısından ele alır mısınız? Bugünkü bilinen anlamıyla acil tıp ilk olarak 1960'larda başlamıştır. İlk olarak ABD'de ayrı bir uzmanlık alanı olarak ortaya çıkmış ve dünyadaki gelişimi de buna paralel olmuştur. 1966'da Amerikan Ulusal Bilimler Akademi

DEDEKTİF DNA İŞ BAŞINDA!

Adli bilimlerin ilginç dünyasında Dedektif DNA ile birlikte seyahat etmeye hazır mısınız? Birçok şaşırtıcı vaka hakkında bilgi edineceğiniz kitap ile yeni maceralara yelken açacaksınız.    Kriminal içerikli filmlerin ve dizilerin büyük bir ilgi ile izlendiği günümüzde, farklı karakterlerle ve tarihte yaşanmış gerçek olaylarla adli bilimlerde gizemli bir seyahat sizi bekliyor. Dedektif DNA kitabı ile adli bilimlere yeni ve farklı bir bakış açısı kazandıran Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kadir Demircan, kitabı ile ilgili soruları yanıtladı.   Dedektif DNA kimdir? 1953 yılında keşfedilen ve kaşiflerine 10 yıl sonra Nobel kazandıran DNA, kriminal laboratuvarında bir S. Holmes olur. Yalan söylemez. Neyse odur. Suçluların korkulu rüyasıdır. Affetmez. Zaman onu eskitemez. Er-geç konuşur. 30 bin yıl öncesinden bile haber verir. Bu işler karşılığında para almaz gönüllü çalışır.   Hücre çekirdeğinde yer alan DNA (riboz şekeri